Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/3593 E. 2018/10509 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3593
KARAR NO : 2018/10509
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, dava dışı anonim şirketin noter tasdikli 05.08.2003 tarihli yönetim kurulu kararında, 10 milyara kadar olan işlemlerde davacı ile birlikte dava dışı iki kişinin müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine karar verilmesi nedeniyle, davacının 506 sayılı Yasanın 80/12. maddesi kapsamında sorumluluğunun araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiş, mahkemece, davacıya belirli bir tutara kadar olan işlemlerde imza yetkisi tanınmışsa da bu yetkinin münferiden değil Yönetim Kurulu Başkan veya yardımcısının imzası ile birlikte düzenlenmesi şartı konulduğu, yönetim kurulu üyeleri arasında bir iş bölümü olmadığı dikkate alınarak davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığından bahisle (gerekçede sehven temsil ve ilzama yetkili olduğu yazılmıştır) davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de; davacıya 10.000 TL’ye kadar işlemlerde dava dışı iki kişinin müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzam etmelerine karar verildiği belirgin olmakla, söz konusu temsil ve ilzam yetkisinin münferiden verilmesi gerekmemektedir. Zira, 506 sayılı Yasanın 80/12. maddesinde üst düzeydeki yönetici veya yetkililerin Kuruma karşı sorumluluğu düzenlenmiş olup, bu yetkinin münferiden verilmesi gerektiği şeklinde ayrıca bir düzenleme yapılmamıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında mahkemece, davacının her bir ödeme emrinden (işlemden) 10.000 TL ye kadar sorumlu olduğu kabul edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.