Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/3111 E. 2018/9393 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3111
KARAR NO : 2018/9393
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

…..

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyulmak suretiyle verilen kararada, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan ve İş kazası ve meslek hastalığının oluşumuna, “…kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi…” ile etkide bulunan işveren yönünden madde içeriğinde sıralanan nedenlerle ve kusura dayalı sorumluluk ilkesi temelinde sorumluluk gereğine yönelik düzenleme içeren 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesine eklenen, “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” cümlesinin, maddede sayılan kusurlu davranışları nedeniyle tazminle sorumlulukları yoluna gidilen işverenlerin, iş kazasının oluşumunda etkili olan kaçınılmazlıktan da sorumlu tutulmaları gereğini öngörür şekilde yorumlanması, buna bağlı olarak objektif sorumluluğa olanak tanımayan madde hükmü karşısında, işverenin kaçınılmazlık etkeninden kaynaklanan bölümden, kısmen de olsa sorumluluğunun kabulü mümkün değildir.
Bu bakımdan, meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işyerinde işin yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkan ve sigortalıyı geçici veya sürekli şekilde hasta, sakat veya ruhen arızalı bırakan bir olgu olup, işveren bu konuda her türlü tedbiri almış olsa bile işin ve işyerinin niteliği sebebiyle bu hastalığın ortaya çıkması muhtemel olduğundan, belli orandaki bir kaçınılmazlıktan söz edilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Bu sebeple meslek hastalığındaki kaçınılmazlık kavramı ile, iş kazasında söz konusu olabilen kaçınılmazlık birbirinden farklı olup, buna ilişkin bilirkişi incelemesi de farklıdır.
12.06.1990 tarihinde tespit edilen meslek hastalığı (pnömokonyoz) sonucu %81.6 oranında meslekte kazanma güzü kaybı oluşan sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir ve yapılan tedavi masrafının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi gereğince davalılardan rücuan tahsilinin istenildiği eldeki davada, Mahkemece, davalı işverenlerin %40 oranında kusurlu, dava dışı işverenlerin %30 oranında kusurlu, kazalının %15 oranında kusurlu olduğunu ve olayda %15 oranında kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğunu belirten kusur raporu esas alınmak suretiyle, %70 kusur üzerinden hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Hükme esas alınan kusur raporunda, sigortalının dava dışı diğer işyerlerindeki çalışmalarının niteliği ve bu çalışmalarının meslek hastalığına etkisi irdelenmemiş olup, sigortalının iş göremezliğinin 12.06.1990 tarihinde tespit edilmesine rağmen raporda 06.09.2002 tarihine kadar geçen çalışmalarının esas alınması hatalıdır. Yine iş bu raporda kazalıya verilen kusur gerekçesi de isabetsizdir.
Değinilen yasal mevzuat ve yapılan açıklamalar çerçevesinde; cam üzerine kumlama işi yapan davalılara ait işyerinde cam kesme ve dekorasyon işleri bölümünde çalıştığı anlaşılan sigortalının, ………. Hastanesince 12.06.1990 tarihinde “……” teşhisi konularak meslek hastalığına yakalandığının anlaşılması üzerine, sigortalının yaptığı işin özellikleri, yakalandığı meslek hastalığına yol açan etkenler, hastalığın önlenebilmesi için alınması gereken önlemler ile bunların gerçekleştirilme ve önlemlere uyum durumları ile kaçınılmazlık faktörü de değerlendirilmek suretiyle, bir miktar kaçınılmazlık faktörünün de etkisi olduğu göz önünde bulundurularak, davaya konu alanda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan; işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun, yargısal denetime elverişli, ayrıntılı irdeleme içeren ve verilen kusur oran ve aidiyetlerinin yanında kusur gerekçelerini de gösteren rapor alınıp, dosyadaki deliller ışığında yapılacak değerlendirmeyle bir sonuca varılması gereğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Dava konusu dosyada, sigortalının davalılara ait işyeri haricinde başka işyerlerinde de çalışmalarının olduğu hususu sigortalıya ait hizmet döküm cetveli ile sabittir. Sigortalının meslek hastalığına yakalanmasında bu işyerlerindeki faktörlerin de etkili olup olmadığı irdelenmelidir. Bu sebeple mahkemece kurum kayıtlarından sigortalının çalışmış olduğu önceki işyerlerinin hangi iş kollarında faaliyet gösterdiği tespit edilmeli, bu çalışmalarının meslek hastalığına yakalanmasındaki etkisi irdelenmek suretiyle ilgili işverenlere de kusur verilmesi gerektiği gözetilmeli ancak işverenler arasında teselsül sorumluluğunun olmayacağı gözönünde tutulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece sigortalının dava dışı diğer iş yerlerindeki çalışmalarının niteliği ve bu çalışmaların meslek hastalığına etkisi irdelenmeksizin düzenlenen kusur raporunun hükme esas alınması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de; meslek hastalığına dayalı rücuan tazminat davalarında teselsül hükümlerine dayanılamayacağı hususu karşısında, Mahkemece davalıların, davalı işverenler ve dava dışı işverenlerin toplam kusur oranı olan %70 kusurdan sorumlu tutulmak suretiyle hüküm tesis edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 14.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…..