Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/2331 E. 2018/7173 K. 27.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2331
KARAR NO : 2018/7173
KARAR TARİHİ : 27.09.2018

Mahkemesi :… Mahkemesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma kararından sonra ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum ile davalılardan ….. Ve … avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 01.07.1986-15.11.2005 tarihleri arasında davalılara ait işyerinde kış aylarında 90 gün hariç kesintisiz çalıştığını, eksik bildirilen hizmet sürelerinin tespitini talep etmiştir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Eldeki dosyada bulunan kayıtlar ve deliller incelendiğinde mahkemece verilen hüküm eksik araştırmaya ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup isabetsizidir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79. maddesidir. Anılan Kanun’un 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet aktine (… sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre “sigortalı” belirtildikten sonra, 3’ncü maddesinde, bu kanun uygulamasında sigortalı sayılmayacak kimseler ile, bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 4’ncü maddesinde, bu kanunun uygulanmasında 2’nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler “işveren” olarak tarif edilmiş, 6.maddede de, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; … sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3’ncü maddede belirtilen “sigortalı sayılmayan” kişilerden olunmamasıdır. 506 sayılı Kanun’un 4. maddesinde ise; “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Anılan Yasa’nın 79/10. maddesine göre, bu tür tespit davalarının sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve eldeki dava dosyası birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece öncelikle davacının talebi somutlaştırılmalı, hangi dönemde, hangi adresler ve işverenler yanında, hangi sürelerde, nasıl çalıştığı açıklattırılmalıdır. Bu anlatılanlar ışığında tanık ifadeleri incelendiğinde bir çoğunun soyut ifadeler taşıdığı, davacının hangi tarihte işe başladığı, hangi tarihlerde ara verdiği, işverenin hangi şubelerinde ve adreslerde çalıştığı hususunda yeterli somut beyanlara rastlanılmadığı görülmektedir. Bu sebeple mahkemece, re’sen araştırma ilkesi ışığında; öncelikle belirtilen dönem kapsamında davacının çalıştığı … yerindeki bordrolu tanıklar ile komşu işyeri tanıkları re’sen belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı; davacıya yapılan ödemelere ait kayıtlar ile çalışmaya ilişkin belgeler araştırılmalı ve varsa dosyaya getirtilmeli, davacının çalışmasının tam süreli mi kısmi süreli mi olduğu açıklığa kavuşturulmak suretiyle davacının çalışma süresi belirlenmelidir. Davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde talebe konu dönemlerde ki çalışmalarının kesintisiz olmadığı, kesinti bulunan dönemlerde farklı işyerlerinden bildirimlerin bulunduğu ve anılan durumun hüküm fıkrasında da gösterilmesi karşısında hak düşürücü süre yönünden bir değerlendirme yapılmaması isabetsizdir. Bunun yanında dosyada mevcut işe giriş bildirgelerinden incelemeye dahil edilmeyenler üzerinde de imza incelemesi yapılmaması, karar başlığında dava açılmadan nevi ve unvanı değişen davalı şirket ile belirlenen tasfiye memurunun isimlerinin yanlış gösterilmesi, hüküm fıkrasında hizmet sürelerinin toplamının hatalı yazılması ile yine hüküm fıkrasının infaza elverişsiz bir biçimde davacının hangi tarihlerde, hangi davalı işveren yanında çalışmasının olduğunun belirtilmemesi de bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum ile davalılardan Taştanlar Petrol San. ve Ltd. Şti. ve … avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ….i. ile …’a iadesine, 27.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.