Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/2059 E. 2019/279 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2059
KARAR NO : 2019/279
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Fransız Sigorta Rejimine giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve talep tarihinde borçlanmaya esas prim tutarı üzerinden borçlanabileceğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere; “….Fransa sosyal güvelik rejimine ilk tabi olunan tarihi belirlenmeli ve söz konusu tarih içerecek şekilde yurt dışı borçlanması davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille usulünce sağlanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesindeki; “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi uyarınca; hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiği nazara alınmaksızın; davacının Fransız Sigorta Rejimine giriş tarihi belirlenerek hüküm de açıkça gösterilmesi gerekirken infazda tereddüte neden olacak şekilde davacının sigorta başlangıç tarihinin belirtilmemesi isabetsiz” olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
1-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde; “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, borçlanma talebi yönünden, davacının izinle Türk vatandaşlığından çıkmadan önceki ve 18 yaşını ikmal ettiği tarihten itibaren, Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik sürelerini talep tarihinde Türk vatandaşı olma şartı aranmaksızın talep tarihindeki prim üzerinden 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma hakkı bulunduğunun tespitine yönelik infazında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmelidir.
2-Borçlanma bedeli ödenmeksizin sigorta başlangıcına karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece; davacıya borçlanma bedelini ödemesi için mehil verilmeli; sözleşme gereği rant sigortasına tabi ve borçlanma bedeli ödenmiş çalışma tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcına esas alınabileceği gözetilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; sigorta başlangıcı yönünden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik araştırmayla ve uyulan bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.