Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/1776 E. 2018/6813 K. 19.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1776
KARAR NO : 2018/6813
KARAR TARİHİ : 19.09.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne şeklinde karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı …. vekilleri ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca; “Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanun’un 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Yine aynı Kanun’un 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Davacı, kazalı sigortalının 04.07.2012 günü geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerden ve yapılan tedavi masraflardan oluşan kurum zararının %90’ına tekabül eden kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece Kurum zararının %90’ı üzerinden talep gibi davanın kabulüne karar verildiği ve fakat davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuş olduğu, bu şekilde karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, davanın kısmen kabulüne şeklinde hüküm kurularak çelişki oluşturulmuş olup, ayrıca dosya içerisinde hem davanın kabulüne dair verilmiş bir kısa karar, hem de davanın kısmen kabulüne dair verilmiş hakim ve katip imzalarını içeren, aynı tarih ve esaslı bir başka kısa karar daha olduğunun anlaşılması karşısında verilen kısa kararlar arasında da ayrıca bir başka çelişkinin daha oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan çelişkili şekilde (birden fazla) hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalı …. vekilleri ile davalı …’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sair temyiz nedenleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …. ile … 19.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.