Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/1526 E. 2019/8495 K. 12.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1526
KARAR NO : 2019/8495
KARAR TARİHİ : 12.11.2019

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Dava, 506 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 01.12.2005-01.10.2008 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında primlerini ödediği isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin davalı Kurum tarafından iptali üzerine Kurum işleminin iptali ile anılan sürelerde isteğe bağlı sigortalı olarak kabulünü dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde, davacının 506 sayılı Yasanın 85. maddesi gereği isteğe bağlı sigortalı olmadan önce aynı kanun kapsamında 1080 gün zorunlu sigortalılık süresinin bulunmadığının tespiti üzerine, 01.12.2005-01.10.2008 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılık süresinin iptal edildiğini, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince “…Açılmış olan davanın, davacının 01/12/2005-01/10/2008 tarihleri arasındaki 506 Sayılı Yasaya tabi isteğe bağlı sigorta hizmetinin iptal edilemeyeceğinin tespitine, kurumca yapılmış iptal işleminin kaldırılmasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. SGK’dan davacının SGK şahsi dosyası celp edilmiş, dosya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmıştır.
Konusunda uzman bilirkişi ….nin hazırlamış olduğu 06/02/2017 tarihli raporunda özetle; Takdiri Mahkememize ait olmak üzere, sigortalı şahısların isim ve sicil numaralarında bir hatanın olduğu, bu hatanın ilgili kurumca 8 yıl 6 ay sonra tespit edildiği, bu süre zarfında davacının kurumca belirtilen talimatlar gereği ödemelerini düzenli yapmış olduğu görülmüş olup, davacının primlerini yatırmış olduğu 01/12/2008/-01/10/2008 tarihleri arasında MK. 2. maddesinde belirtilen objektif iyi niyet kurallarına göre isteğe bağlı sigortalı sayılması gerektiğini beyan etmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından 506 sayılı Yasa kapsamında, isteğe bağlı sigortalı olmak için kuruma başvuru yapıldığı, talebinin kabul edildiği ve primlerini düzenli olarak ödediği anlaşılmıştır.
Kurum tarafından 506 sayılı Yasa’ya göre davacının isteğe bağlı sigortalı olmadan öce 1080 gün zorunlu sigortalı olmadığından bahisle, 01.12.2005-01.10.2008 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiği görülmüştür.
4271 sayılı Türk Medeni Kanunu, 2. maddede herkesin ”haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda” olduğunu belirtmiştir. Dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Bu bağlamda, her bir somut olayda hakların kapsamının ve kullanma şartlarının varlığının belirlenmesinde dürüstlük kuralı da dikkate alınacaktır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 29.05.2014 Tarih, 2013/8870 Esas, 2014/11571 Karar sayılı ilamında; ‘Davacı Kurum tarafından önce isteğe bağlı sigortalı kabul edilmiş, daha sonra Kurumun vergi kaydını öğrenmesi nedeniyle sigortalılığı zorunlu sigortalılığa dönüştürülmüş, davacı vergi kaydının bittiği 28.7.2008 tarihinden itibaren ve Kurumun sigortalılık kapsamında değerlendirmediği 28.7.2008 ile 26.8.2011 tarihleri arasında düzenli prim ödemeye devam etmiştir. Davacının düzenli prim ödediği bu süreyi isteğe bağlı sigorta kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Aksi MK 2 maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacaktır. Mahkemece yapılacak iş; davacının düzenli prim ödemesi bulunan 28.7.2008 ile 26.8.2011 tarihleri arasında SSK’lı çalışmaları dışlanarak anılan bu dönemin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.’ belirtildiği şekilde kurum tarafından söz konusu hata fark edilmeksizin, davacının kurumun talimatları doğrultusunda düzenli olarak ödemiş olduğu primlerine dayanılarak 01.12.2005-01.10.2008 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.” gerekçesi ile, “…davanın kabulü ile; … 01.12.2005 – 01.10.2008 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasaya tabi isteğe bağlı sigorta hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine, davalı kurumca yapılan işlemin iptaline ve kaldırılmasına,…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili, davacının 506 sayılı Yasanın 85. maddesi gereği isteğe bağlı sigortalı olmadan önce aynı kanun kapsamında 1080 gün zorunlu sigortalılık süresinin bulunmadığının tespiti üzerine, 01.12.2005-01.10.2008 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılık süresinin iptal edildiğini, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesi, “… Y.10.HD’nin 2013/ 12008-17834 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, 721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Dürüst Davranma” başlıklı 2. maddesinde, herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda bulunduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağının, 3. maddesinde, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağının hükme bağlandığı, somut olayda davalı Kurumun, yapılan isteğe bağlı prim ödemelerini tahsil ederek nemalandırdığı ve davacıya sigortalı olduğu konusunda yıllarca güven verdiği, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun, isteğe bağlı sigortalılık koşullarını düzenleyen 5754 sayılı Kanunun ile değişik 50. maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olabilmek için, ”…zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak, zorunlu sigortalılığı gerektirecek şekilde çalışılıyorsa, 30 günden az çalışmak veya tam gün çalışmamak, kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak, 18 yaşını ikmal etmek ve isteğe bağlı sigortalı olmak için talepte bulunmak” şartlarının öngörüldüğü, sayılan şartların içinde “önceden zorunlu sigortalı olmak” veya ”malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasından 1080 gün prim ödemesi bulunmak” şartlarının sayılmadığı, sosyal güvenlik hukukunun temel prensipleri gereği davacının lehine olan yasal düzenlemenin uygulanması gerektiği, isteğe bağlı sigortalılığın geçerli olması için; dönemine göre “önceden zorunlu sigortalı olmak” veya ”malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasından 1080 gün prim ödemesi bulunmak” şartları yerine getirilmese bile somut olayda isteğe bağlı sigortalılığın geçerli olduğunu kabul etmek gerektiği gözetildiğinde, davanın kabulüne dair mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile, “Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,…” karar verilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekilince, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek karar temyiz edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı …’ın 01.12.2005 tarihi itibariyle isteğe bağlı sigortalılık tescilinin, halihazırda 1080 gün zorunlu sigortalılık şartlarını taşıması nedeniyle yapıldığı, davacı sigortalının primlerini ödediği bilahare davalı Kurum tarafından, isim benzerliği nedeniyle 506 sayılı kanun kapsamında zorunlu sigortalılık süresinin karışması nedeniyle davacı sigortalının en az 1080 gününün bulunduğunu, davacıya ait olmayan zorunlu sigortalılık süresinin ilgili sigortalıya maledilmesi sonucunda davacının 406 gün zorunlu sigortalılık süresinin kaldığı, bu durumda isteğe bağlı sigortalılık şartların kaybeden davacının sigortalılığının iptal edildiği bunun üzerine eldeki davanın açıldığı ve Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı yasanın 85. maddesi olup, maddede; malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı sigortalı olarak devam edilebilmesi için şartlardan birincisi, en az 1080 gün mallülük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olma şartıdır.
HGK: 22.09.1999, 1999/21-583-598 sayılı bozma kararında, ”…Gerçekten 506 sayılı yasanın 85. maddesine göre bir kimsenin isteğe bağlı sigortalı sayılması için diğer koşulların yanında müracaat tarihinden önce 506 sayılı kanuna göre tescil edilmiş olması da gerekmektedir. Somut olayda, davacı 2829 sayılı yasadan yararlanmak ve sosyal sigortalar kurumundan daha fazla yaşlılık aylığı bağlanmasını sağlamak için ve özellikle 506 sayılı kanuna tescil edilmediğini bildiği halde isim ve soyadı benzerliğinden faydalanarak kurumu yanıltmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının iyiniyetli olmadığı giderek medeni kanunun 2. maddesinden yararlanmasına yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır…” denilmiş ve yine HGK.31.05.2006, 2006/10-287-336, 10.HD.19.02.2007, 2006/14564-2007/2203, 10.HD. 20.11.2007, 2007/825-2007/19436, 10.HD. 04.10.2006, 2006/9585-12297 sayılı kararlarda da 85. madde kapsamındaki sigortalılık için 506 sayılı kanun kapsamında tescil ve/veya gerekli asgari zorunlu sigortalılık süre şartının isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilmeden önce varolması gerektiği vurgulanmıştır.
Somut olayda, her ne kadar davalı Kurumun, davacıyı, önce isteğe bağlı sigortalı olarak tescil yapıp sigortalının primlerini ödemesinden yıllar sonra bu sigortalılık sürelerini iptal etmiş olması hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiş ve davacı sigortalının MK.2. maddesi kapsamında davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğine hükmedilmiş ise de, 406 gün zorunlu sigortalılık süresi bulunan davacının en az 1080 gün zorunlu sigortalılık süresinin bulunmadığını bilebilecek durumda olmasından dolayı hüküm isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.11.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.