Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2018/1161 E. 2018/8560 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1161
KARAR NO : 2018/8560
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

…….

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece bozmadan sonra ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 07.10.2004-02.04.2014 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüyle ilâmında belirtilen şekilde davacının 14.03.2005 – 25.07.2012 tarihleri arasında davalı işveren yanında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut davada öncelikle mahkemece davacının talebi somutlaştırılmalı, hangi dönemde, hangi adresler ve işverenler yanında, hangi sürelerde, nasıl çalıştığı açıklattırılmalıdır. Bu anlatılanlar ışığında mahkemece bozma kararında belirtilen hususların yerine getirilmediği, tanık ifadeleri incelendiğinde bir çoğunun soyut ifadeler taşıdığı, davacının hangi tarihte işe başladığı, hangi tarihlerde ara verdiği, işverenin hangi şubelerinde ve adreslerde çalıştığı hususunda yeterli somut beyanlara rastlanılmadığı görülmektedir. Bu sebeple mahkemece, re’sen araştırma ilkesi ışığında; öncelikle belirtilen dönem kapsamında davacının çalıştığı işyerindeki bordrolu tanıklar ile komşu işyeri tanıkları re’sen belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı; davacıya yapılan ödemelere ait kayıtlar ile çalışmaya ilişkin belgeler araştırılmalı ve varsa dosyaya getirtilmeli, davacının babasının beyanı ile hazırlanan kolluk tutanağı ile diğer ifadeler arasındaki çelişkiler giderilmeli ve davacının çalışmasının tam süreli mi kısmi süreli mi olduğu açıklığa kavuşturulmak suretiyle davacının çalışma süresi belirlenmelidir. Kabule göre de, davanın açılış tarihi itibariyle davalı kurumun taraf sıfatının davalı olarak belirlenip, bu esasa göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davalı kurumun taraf sıfatının feri müdahil olarak kabul edilip hüküm kurulması da isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı …Ş.’ye iadesine, 25.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…….