Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/912 E. 2017/6102 K. 26.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/912
KARAR NO : 2017/6102
KARAR TARİHİ : 26.09.2017

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Rucüan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılardan … ve … vekillerince istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26/09/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalılar adına Av. … ile davacı Kurum adına Av. …. geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 15.08.2002 tarihli trafik iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan 16.04.2003 tahsis onay tarihli 72.434,56 TL peşin değerli gelirlerden şimdilik 3.755,84 TL’nin rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Davacı kurum 17.05.2016 günlü ıslah dilekçesiyle istemini, gelirin tamamı olan 72.434,56 TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece, davalı sürücü … kusursuz, karşı sürücü … % 75, davalı işveren Sulama Birliği % 25 kusurlu bulunmak suretiyle, 17.05.2016 günlü ıslah dikkate alınarak tüm davalılar yönünden istemin ıslah gibi kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
1-Bu tür rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu, ilgili ceza dosyası ile varsa hak sahipleri tarafından açılmış tazminat dosyaları celbedilip incelenip, dosya içeriğindeki tüm deliller birlikte takdir olunarak belirlenmeli; kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 506 sayılı Kanunun 26., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Şu halde yapılması gereken iş; davalı işveren nezdinde mühendis ve genel sekreter olarak çalıştığı anlaşılan sigortalının, olay tarihinde davalı sürücü …’in kullandığı davalı işverene ait motosikletin arka kısmında oturur halde seyrederken, davalı …’in sevk ve idaresindeki karşı yönden şerit tecavüzü yaparak gelen kamyonla çarpışması ve yolda sürüklenmesi şeklinde meydana geldiği anlaşılan trafik iş kazasında, kask kullanmadığı anlaşılan sigortalıya bir kusur izafesi gerekeceğinden, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişi kurulundan, yöntemince düzenlenmiş yeniden kusur raporu alınmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
2- 506 sayılı Yasada zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten, Borçlar Kanunun 128. maddesinde: “zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı; tedavi gideri ile, geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden, sarf ve ödemenin yapıldığı tarihte muaccel hale geleceği, sürekli iş göremezlik geliri yönünden ise; bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, 26. maddeye ilişkin davalarda zaman aşımı; masraflar için sarf, gelirler için ise, ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinden başlatılmalıdır.
Mahkemece, 17.05.2016 havale tarihli dilekçe ile davacı tarafından ıslah yoluyla artırılan talepler yönünden, bağlanan gelirlerin onay tarihi (16.04.2003) dikkate alındığında zamanaşımı süresinin fazlasıyla geçtiğinin anlaşılması karşısında ıslaha konu tutar yönünden istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi hatalıdır.
Kuşkusuz hükmü temyiz etmeyen davalı … yönünden, davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumunun gözetilmesi gerekir.
3-Hükme esas kusur bilirkişisi raporuyla davalı sürücü …’e kusur atfedilmediği halde, sorumluluğu yönüne gidilmesi ayrıca yerinde görülmemiştir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan … ve … vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı Kurum avukatı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılar … ve …’e yükletilmesine, davalılar … ve … avukatı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacı Kuruma yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan … ve …’e verilmesine, 26/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.