Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/6636 E. 2018/228 K. 18.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6636
KARAR NO : 2018/228
KARAR TARİHİ : 18.01.2018

Mahkemesi : … 1. İş Mahkemesi

Asıl dava Kurum işleminin iptali, birleşen dava, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Nurcan Ubeyli’nin tüm, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın sair itirazlarının reddi gerekir.
2-Birleşen dava; yersiz ödenen aylıkların tahsiline yönelik davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile % 20 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip tarihine göre, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun icra inkâr tazminatını düzenleyen ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6352 sayılı Kanun’un 11 nci maddesi ile değişik 67’nci maddenin 2’ nci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür.
Diğer taraftan itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit olması zorunludur. Anılan bu tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davacı kurum talebi dikkate alınarak, hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında; borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkâr tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükümde yer alan “Alacak yargılamayı gerektirmekle icra inkar tazminatı talebinin reddine” ibaresinin silinmesi ile yerine “Hüküm altına alınan tutarın % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacı Kuruma verilmesine,” yazılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıdaki temyiz harcının temyiz eden Nurcan Übeyli’den alınmasına, 18/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.