Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/6522 E. 2018/9538 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6522
KARAR NO : 2018/9538
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat, istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan … ve ….vekillleri ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava, 05.12.2006 tarihinde iş kazasına maruz kalarak vefat eden sigortalının, hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle oluşan Kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunu’nun 9, 10 ve 26. maddeleridir.
Meydana gelen iş kazası nedeniyle davacı kurumun 506 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddeye dayalı olarak dava açtığı ve bu kapsamda mahkemece 9 ve 10. madde şartlarının davaya konu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği hususları araştırılmaksızın karar verilmiştir.
506 sayılı Yasanın 9. maddesi – (Değişik : 25.08.1999 – 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) “İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli – taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür.” düzenlemesini öngörmektedir.
Anılan Yasanın 10. maddesine göre ise, 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Öte yandan, Mahkemece, 9 ve 10. madde şartlarının gerçekleştiği kanaatine varıldığı takdirde, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T. – 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “…Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme…” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, en az % 50 oranında indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, vefat eden sigortalının davalı yanında çalışmasına ilişkin, davacı Kuruma zamanında verilmiş bir işe giriş bildirgesinin varlığının araştırılması ve bunun için de sigortalının kurumdaki tahsis ve sigortalılık şahsi dosyası da getirtilmek suretiyle Ferit’in işverenliği ve Fikret’in işveren vekilliği irdelenerek (kimin işçi olduğu net belirlenerek)sigortalı adına davalı işverenden herhangi bir işe giriş bildirgesinin verilip verilmediğine bakılarak 506 sayılı Kanunun 9 ve 10. madde şartlarının davaya konu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmeden karar verilmiştir.
2-506 sayılı Yasanın 92. maddesi, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Kurumun, sigortalı veya haksahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Dava konusu edilen gelirin, 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; davalıların tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fark fiili ödeme miktarının da eklenmesi suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas – 2006/106 Karar sayılı 26. maddeye dair iptal kararıyla ise, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödemenin kusur karşılığından düşük ise o takdirde, ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine, fiili ödeme miktarı, ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de, fiili ödeme miktarının esas alınması dikkate alınmalıdır.
Mahkeme, 506 sayılı Yasa’nın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, varsa gelirin başladığı tarihten indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarını belirlemesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklana maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalılardan … ve … Mühendislik İnş. San. Taah. Tic. Ltd. Şti vekillleri ve …’ın bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 19/11/2018 günü oybirliği ile karar verildi.