Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/6273 E. 2018/8531 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6273
KARAR NO : 2018/8531
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalığının geçerli olduğunun ve tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında “…bozma nedenlerine ilişkin bir araştırma yapılmamış, bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişiye dosya tevdi edilmiş, bilirkişi ise, davacının 1992 yılı affından faydalandığına ilişkin resmi işlemlerde kullanılamayacağına ilişkin ifade bulunan 1479 sigortalı bilgilerine ilişkin hesap dökümündeki 1992 yılı affından faydalandığına ilişkin bilgi, yine anılan sigortalılık bilgilerine ilişkin hesap dökümündeki 2003 yılındaki prim ödemesi ve 5510 sayılı Kanun kapsamında borcunu bitirdiği ibareleri dikkate alınarak önceki kanaat bildirildiği ve bozma öncesindeki sigortalılık süresi kabul edilerek, prim borcu bulunup bulunmadığı, Ostim Sosyal Güvenlik Merkezinin 08.05.2013 tarihli evraka istinaden fazla ödemesi olduğu değerlendirilmesine rağmen anılan evraktaki fazla prim ödemesinin, Kurumca, davacının 05.10.1987 – 31.01.1988, 15.09.1989 – 31.12.1990 ve 09.05.2003 tarihinden devam eden sigortalılığı esas alınması nedeniyle olduğu dikkate alınmaksızın ve ayrıca bu hususta bir araştırma yapılmaksızın, bilirkişinin 16.03.2015 tarihli kanaati esas alınarak hüküm kurulması, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu” belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitini ve tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının 05/10/1987 tarihinden itibaren zorunlu sigortalılığının başlandığı ve dava konusu dönemde kesintisiz devam ettiğinin ve 13/04/2012 tarihi itibarı ile prim borcunu ödeme tarihini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu bağlamda; uyuşmazlık davacının, vergi ve oda kaydı bulunmayan 01.02.1988 – 15.09.1989, 01.01.1991 – 09.05.2003 dönemlerde Bağ-Kur sigortalılığının bulunup bulunmadığı ve akabinde de tahsis şartlarının oluşup oluşmadığıdır.
Davaya konu somut olayda, 13.01.1988 varide tarihli giriş bildirgesine istinaden 05.10.1987 tarihinden itibaren Bağ-Kur zorunlu sigortalılığına ilişkin kayıt ve tescili yapılan davacının, 05.10.1987 – 31.01.1988, 15.09.1989 – 31.12.1990 ve 09.05.2003 tarihinden itibaren devam eden vergi kaydı bulunduğu, davacının 14.01.1975 – 28.10.1983 tarihleri arasında oda kaydı bulunduğu, Kurumun, davacının Bağ – Kur sigortalılığını 05.10.1987 tarihinden itibaren kabul etmiş iken, 2012 yılında davacının vergi kaydı dönemleri dikkate alınarak 05.10.1987 – 31.01.1988, 15.09.1989 – 31.12.1990 ve 09.05.2003 tarihinden devam eden sigortalılığı kabul edildiği, davacının Bağ-Kur hesap dökümlerinin incelenmesinde ise 1992 yılında 5 adet, 31.03.2003 tarihinde 5 adet prim ödemesi bulunduğu, davacının, 1992 yılındaki aftan yararlandığı görülmüştür.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde; “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, Kurumun kabulü dışında davacının kuruma yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık sürelerini de gösterir şekilde infaza uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
2- Kurum cevabı yazısından davacı, 1992 affından yararlanarak yaptığı prim ödemelerinin 05.10.1987-31.12.1991 tarihleri arası süreyi karşıladığının belirtildiği, tahsil edilen primler davalı Kurum tarafından uzun süre kullanılmış olacağından Kurumun bu süreyi iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu süreyi de sigortalılık süresi olarak kabul etmek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1.10.1997 gün ve 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu nedenle, uyuşmazlık konusu olan dönemden 01.02.1988 – 15.09.1989 ve 01.01.1991 – 31.12.1991 tarihleri arasına ilişkin primlerin 1992 affı ile tahsil edilip edilmediği araştırılarak, tahsil edildiğinin tesbit edilmesi halinde davacının primleri tahsil edilen ve Kurum tarafından uzun süre kullanılan uyuşmazlık konusu olan 01.02.1988 – 15.09.1989 ve 01.01.1991 – 31.12.1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmelidir.
Ne ki, davacının sonraki prim ödemelerinin 31.3.2003 tarihinde yapılmış olup, bu primlerin Kurum tarafından uzun süre kullanıldığından bahsedilemeyeceğinden, anılan ödemeler nedeniyle Medeni Kanunun 2. maddesinden hareketle geçmişe yönelik 31.12.1991-09.05.2003 tarihleri arası sigortalılık verilmesi mümkün bulunmayıp, sigortalıların amacının uzun vadeli sigorta kollarından sağlanacak haklara ulaşmak olduğu değerlendirildiğinde, talebin varlığı halinde ödenen primlerin ödeme tarihinden itibaren karşıladığı süreye isteğe bağlı sigortalılık verilmelidir. Davacının zorunlu sigortalılık süresi haricinde 31.03.2003 tarihli prim ödemelerinin fazla gelen kısmı var ise 31.03.2003-09.05.2003 tarihleri arası dönem yönünden isteğe bağlı sigortalılık süresi verilebilir. Yaşlılık aylığı talebiyle ilgili olarak da, sigortalılık süresi yukarıda belirtilen şekilde infaza uygun belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.