Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/4848 E. 2018/9073 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4848
KARAR NO : 2018/9073
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

Bölge Adliye Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Dava, 5434 sayılı yasa kapsamında bağlanan … aylığının iptali ile münhasıran vakıf hizmetlerine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili; 5434 sayılı Yasa kapsamında bağlanan … aylığının iptali ile münhasıran vakıf hizmetlerine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vakıf vekili; kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, kurum işleminin yerinde olduğunu belirtmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın KABULÜ ile tahsis talep tarihinde şartları yerine getirmiş olan davacının hizmet birleştirilmesi uygulanmaksızın, müstakilen mülga 506 sayılı Yasanın Geçici 20. Maddesine tabi 5803 gün vakıf hizmeti üzerinden, yine mülga 506 sayılı Yasanın değişik geçici 81. maddesinin B/d bendine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının TESBİTİNE. Yaşlılık aylığının 15.5.2009 tarihinden itibaren davalı Vakıf tarafından bağlanması gerektiğinin TESBİTİNE, buna bağlı olarak davalı … tarafından 15.5.2009 tarihinden geçerli olarak davacıya bağlanmış olan emeklilik aylığının iptaline karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
2829 sayılı Yasanın amacı dikkate alındığında, davalı … tarafından davacıya 15/05/2009 tarihinden itibaren bağlanmış olan … aylık işleminin iptali ile hizmet birleştirmesi uygulanmaksızın müstakilen mülga 506 sayılı Yasa’nın Geçici 20. maddesine tabi 5803 gün vakıf hizmeti üzerinden mülga 506 sayılı Yasanın 4759 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik geçici 81. maddesinin B-d alt bendi uyarınca davalı vakıf tarafından yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine dair Mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde bulunarak istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vakıf vekili; Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili, kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosya kapsamı incelendiğinde, 06.08.1956 doğumlu olan davacının, 01.05.1983-18.01.1986 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında, 15.07.1986-27.08.2002 tarihleri arasında davalı vakıf bünyesinde, 27.08.2002-20.04.2009 tarihleri arasında 5434 sayılı Yasa kapsamında hizmetinin bulunduğu, 30.03.2009 tarihli tahsis talebine istinaden 15.05.2009 tarihinden itibaren 5434 sayılı Yasa kapsamında … aylığı bağlandığı, hizmet birleştirmesi yapılmaksızın münhasıran vakıf hizmetleri dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanması için açılan işbu davada mahkemece talep gibi karar verildiği ve istinaf istemlerinin de reddedildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm yerinde değildir.
2829 sayılı Yasa uygulanmaksızın münhasıran vakıf hizmetleri dikkate alındığında, davacıya aylık bağlanması için gerekli şartların, vakıfta geçen hizmet başlangıcına göre, 25 yıl 49 yaş ve 5300 gün olduğu belirgin olup, yaş ve gün şartlarını karşılayan davacı için 25 yıl sigortalılık süresinin 15.07.2011 tarihinde dolduğu, mahkemece 506’lı Yasa kapsamında geçen sigortalılık başlangıcına göre bu sürenin hesap edildiği anlaşılmış ise de; talebe göre, diğer sigortalılık süreleri gözetilmeksizin sadece vakıfta geçen sigortalılık başlangıcına göre 25 yıl sigortalılık süresinin hesap edilmesi ve buna göre ilgili sürenin dolduğu ayı takip eden aybaşı olan 01.08.2011 tarihinden itibaren aylığa hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur.
2- Dosya kapsamına göre, esasen 5434 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylığın iptali, davalı vakıf tarafından bağlanması gereken aylığın doğal sonucu olmakla birlikte bu husus yönünden görevli yargı yerinin idari yargı olduğunun gözetilmesi gerekmektedir.
Mahkemelerin görevi ve yargı yolu “yasa” ile belirlenmiş olup, kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında mahkemece resen nazara alınır.(HMK 1. madde)
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde, aksine hüküm bulunmayan hallerde 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır.
5510 sayılı Kanun’un, 5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen Geçici 4. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…” düzenlemesine yer verilmiştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde; 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önceki hizmetler dikkate alınarak 5434 sayılı yasa kapsamında … aylığı bağlanan davacının, bağlanan bu aylığın iptali istemi, 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmamakta olup, buna göre 5510 sayılı Kanunun 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir. Bu yönde görevin idari yargıya ait olduğunun belirgin olması karşısında, “yargı yolu yanlışlığı nedeniyle 5434 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylığın iptali istemi yönünden dava dilekçesinin reddine” karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’na iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.