Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/3334 E. 2017/6654 K. 10.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3334
KARAR NO : 2017/6654
KARAR TARİHİ : 10.10.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, sahte sigortalılık nedeniyle kesilen yaşlılık aylığının tekrar bağlanması ile aksine kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacıya 01.05.2011 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, 04.01.2009 – 31.07.2009 tarihleri arasında dava dışı …Mobilya Konf. Ltd. Şti. işyerinden ve 01.08.2009 – 28.02.2010 tarihleri arasında da dava dışı … işyerinden 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesine tabi hizmet akdine dayalı çalışmaların sahte sigortalılık nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle bağlanan aylığın başlangıçtan itibaren iptal edildiği, işbu kurum işleminin iptali için açılan davada mahkemece, 5510 sayılı Yasa’nın 59/2 maddesi kapsamında denetmen tutanağının aksi ispat edilemediği, diğer taraftan söz konusu işyerinde kayden çalışan işçi sayısı ile vergi matrahı arasına uyumsuzluk olduğu, kurum tahkikat dosyası nazarında bordrolu tanık dinleme yoluna gidilmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Yukarıda anlatılanlar nazarında mahkemece, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerlerinden bildirimi bulunan bordrolu tanıkların (her ne kadar sigortalılıkları iptal edilmiş ise de) yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerlerinin vergi kayıtlarının ne kadarlık işçi çalıştırmaya karşılık geldiği araştırılmalı, emniyet araştırması ile davacının söz konusu tarihlerde çalıştığı belirtilmiş ise de, kimlerin beyanına başvurulduğu tespit edilerek dinlenilmesi yoluna gidilmek suretiyle, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O halde, davacı vekilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.