Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/2960 E. 2017/6111 K. 26.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2960
KARAR NO : 2017/6111
KARAR TARİHİ : 26.09.2017

Bölge Adliye Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

Davacı tarafından, ödeme emrinin iptali ile haczin kaldırılması istemiyle açılan davanın yargılaması sonucu, … 1.İş Mahkemesince istemin kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı tüm taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması ve … Bölge Adliye Mahkemesi 33.Hukuk Dairesince, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.09.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Av. … ile karşı taraf adına Av. ….. geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, süresinde ödenmeyen 2008/9.ay-2010/6.ay arası döneme ait prim borçlarının tahsili amacıyla başlatılan takipte, prim borçlusu Anonim Şirketteki hissedarlığın ve yönetim kurulu üyeliğinin 21.05.2009 tarihi itibarıyla son bulduğundan bahisle, ödeme emrinin iptali ve taşınmazlar üzerine konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı …, kurum işleminin yerindeliğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
506 sayılı Yasanın 80.ve 5510 sayılı yasanın 88. maddeleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeyle, pirim borçlusu Anonim Şirketin 2008/9.ay-2009/3.ay (3.ay dahil) arası prim borçlarından sorumluluğundan hareketle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi 21.03.2017 gün ve 2017/97-302 sayılı ilamı ile; prim borçlarından sorumluluk dönemi 2008/9.ay-2009/6.ay (6.ay dahil) arası alınmak suretiyle, davacının istinaf başvurusu red edilirken, davalının istinaf başvurusu ise kabul edilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Tüm taraf vekilleri, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Yasanın 35., mükerrer 35. ve 5510 sayılı Yasanın 108’inci maddesinin c bendi gereğince 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88’inci maddesinde düzenlenmiştir.
Davadışı Anonim Şirketi’nin davalı Kuruma olan 20008/9.aydan 2010/6.aylar arasındaki prim borçları nedeniyle kurum tarafından takip yapıldığı anlaşılan davacının, prim borçlusu Anonim Şirkette temsil ilzam yetkisi bulunmadığından bahisle ödeme emrinin iptali için eldeki davayı açtığı anlaşılmakta olup; davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 88’inci maddesidir.
506 sayılı Yasa, öngörülen istisnaları dışında 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106’ıncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, anılan Kanunun 108. maddesi hükmü gereği 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve bu tarihten sonra tahakkuk eden prim borçları hakkında 5510 sayılı Kanunun 88/20’inci maddesi ile “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
Yukarıdaki düzenlemeden anlaşılacağı üzere, 01.07.2008 tarihinden önce tahakkuk eden prim borçları bakımından, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, işveren kamu kurum ve kuruluşu ise, kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması, tüzel kişiliğe haiz diğer yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunulması gerekirken; sonradan yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi burada bir ayrıma giderek, özellikle Anonim Şirket yönetim kurulu üyelerinin, temsil ve ilzam yetkisi aranmaksızın (haklı sebepleri olmazsa) müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarını ayrıca ve açıkça belirtmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında eldeki davada; 21.05.2009 günlü hisse devri ve aynı günlü istifasıyla şirket ortaklığı ve yönetim kurulu üyeliği son bulan davacının, takibe konu 2008 yılı 9.ay ile 2009 yılı 4.ay (4.ay dahil) arası kurum alacaklarından sorumluluğu mevcut iken, 2009 yılı 5., 6.ay ve sonrası için ise kurum alacağından sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, hükmü temyiz eden taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, oybirliğiyle 26.09.2017 gününde karar verildi.