Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/2415 E. 2018/8856 K. 02.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2415
KARAR NO : 2018/8856
KARAR TARİHİ : 02.11.2018

…..

Davacı, 08.06.1990- 30.03.2000 ile 10.10.2002-28.05.2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında….sigortalılığının tespitini ve tespit edilen sürelerde 6111 sayılı Yasa’dan faydalanabileceğinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında “….davacının 04.10.2000 tarihi öncesine ilişkin isteminin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı,10.10.2002–28.05.2004 dönemi yönünden de 3165 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerindeki düzenlemeler gözetilerek, yöntemince araştırma yapılmalı, tüm kanıtlar toplanmalı, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun eylemli varlığı saptanmalı, elde edilen kanıtlar birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Davacının, 02.06.2004 tarihli talebe istinaden 28.05.2004 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasaya göre tescilinin yapıldığı, davalı Kurumca 28.05.2004 tarihi itibari ile …… sigortalısı kabul edildiği, dava konusu uyuşmazlık dönemlerinin 08.06.1990- 30.03.2000 ile 10.10.2002-28.05.2004 tarihleri arası olduğu, 08.06.1990-30.03.2000 tarihleri arasında vergi kaydının ve 10.10.2002 tarihinden devamla oda kaydı bulunduğu, mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddeleridir.
1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılık niteliğinin varlığı için asli ve zorunlu koşul, “kendi adına ve hesabına bağımsız (ve eylemli) çalışma” olgusu olup, meslek kuruluşu ve vergi dairesine kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, mesleki faaliyete son verilmesi halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
Bu bağlamda, kahvecilik faaliyeti nedeniyle oda kaydı bulunan davacının 10.10.2002-28.5.2004 dönem yönünden, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, davacının, kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığının tespiti için, davacıya maddi delilleri olup olmadığı sorularak, varsa bunları mahkemeye sunmak üzere önel verilmeli, gerçekten kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının nasıl olduğu, işyerine ilişkin emniyet, zabıta, maliye, muhtarlık vs. marifetiyle araştırılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde faaliyette bulunduğu iş yeri adresi tespit edilerek ilk tesis tarihinden itibaren tapu kaydı celp edilerek uyuşmazlık konusu dönemde malik/maliklerinin kim olduğu tespit edilerek, beyanlarına başvurularak işyerinin kim ve kimler tarafından kiralandığı sorulmalı, işyeri adresine ait uyuşmazlık konusu dönem yönünden elektrik ve su abonelikleri ve işyerlerine ilişkin işyeri açma ruhsatları celp edilerek, kimlere ait olduğu tespit edilmeli, davacıya ait oda kayıtları celp edilerek incelenmeli, kendi nam ve hesabına çalışma olgusu hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konularak, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……