Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/2366 E. 2018/10472 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2366
KARAR NO : 2018/10472
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

……..

Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.04.1993 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, …..Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
……Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 01.04.1993 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı … vekili, işe giriş bildirgesinin süresinde kayıtlara intikal ettiği ancak davacının adının dönem bordrolarında bulunmadığı ve ispat edilmesi gerektiği savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece. davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından, davanın ispat edilemediği ve sorumluluğun işverende olduğu gerekçesiyle anılan kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b bendinin 1’inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından, dönem bordrolarında davacının isminin olmadığını, işe giriş bildirgesinin varlığına ve sigorta sicil numarının aynı serilerden olduğuna dayanarak karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek anılan kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sigorta başlangıcının tespiti istemine yönelik olarak yapılan incelemede;
506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesikapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir.Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
İnceleme konusu dava değerlendirildiğinde;dönem bordrolarında davacının isminin olmaması, mahkemece resen tanık araştırıp dinlenilmemesi ve dinlenen tanıkların tarafsız olması beklenilmeyek davacının eşi ve davacının eşinin okul/yurt arkadaşının dinlenilmesi, davalı işveren kurumun müzekkere cevabında davacı …’ye ait herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığının bildirilmesi, davacının babası olarak emniyet müdürlüğüne davacının babası yerine……isimli şahsın …… ilinde çalışmasının olup olmadığının sorulması karşısında davacının iddiasının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Davalı işverenin kamu kurumu olduğu ve kamu kuruluşlarındaki çalışanların hizmetlerinin kayıtlara geçirilmesinin ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılmasının esas olduğu göz önünde tutularak, davacının davasına konu çalışmanın geçtiği iddia edilen dönemin tamamına ait işveren nezdindeki puantaj kayıtları, ücret tediye bordroları ve konuya ilişkin tüm belgeler eksiksiz olarak getirtilmeli ve dikkatli incelenmelidir. Uyuşmazlığın çözümünde resmi ve yazılı kayıtlar esas alınmalı, anılan belge ve bordrolardan sigortalının imzasını içerenlerden, imza aidiyeti yönünden çekişme bulunmayanlar ile hata, hile, ikrah halleriyle sakatlığı iddia ve kanıtlanamayan belgelerin içeriklerinde gösterilen gün kadar çalışmanın karinesini teşkil edeceği göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca davalı işveren nezdinde resmi sıfatla çalışan kişiler (müdür, amir, memur gibi) ile bordrolu çalışanlar tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, resmi veya yazılı kayıtların bulunmadığı tarihlerde alınan bu beyanlar ile eldeki deliller bir arada değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır. Ayrıca yine dosya içindeki kayıt ve ifadelerle ile çalışılan iş ve işyerinin niteliği göz önünde tutularak, çalışma süresiyle işin niteliği ve kapasitesi göz önünde bulundurularak çalışmanın yılın hangi aylarında yapıldığı, ayda kaç gün ve günde kaç saat anılan faaliyette bulunulduğu, söz konusu işte hangi yıllarda/aylarda kaç kişi çalıştırıldığı araştırılmalı ve elde edilecek sonuca göre bir karar vermek gerekirken, mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve……..Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ………kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece MAhkemesine gönderilmesine, 12.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…..