Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2017/2103 E. 2018/8528 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2103
KARAR NO : 2018/8528
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

……

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında “…davacının vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kaydı olmayan 01.03.1989 – 30.04.1989 ve 31.10.1996 – 21.10.2002 tarihleri arasında kalan dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulü mümkün değildir. Ancak, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.000,00 TL prim ödemesi göründüğünden, öncelikle, icra takibinin hangi süre için yapıldığı araştırılmalı, sonucuna göre, 19.10.1998’den önceki süre hakkında değerlendirme yapılmalıdır. Devamında 2006 yılı içerisinde ve öncesinde yapılan prim ödemeleri yaşılılık aylığı istenen 2012 yılına kadar uzun süre kullanılmış olarak değerlendirileceğinden; ……. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı süreleri kapsayan dönemde davacı 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni” olduğu belirtilmiştir.
11.09.1990 tarihinde Kuruma intikal eden giriş bildirgesi ile, 01.03.1989 tarihi itibariyle, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak tescil edilen ve 12.02.1987 – 17.02.1987, 01.05.1989 – 30.10.1996 ve 22.10.2002 tarihinden devamla marangozluk faaliyetinden dolayı vergi kaydı, 18.06.2003 tarihinden devamla oda kaydı ve 18.06.2003 tarihinden devamla sicil kaydı olan davacının 30.06.2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun bu talebi 30.06.2012 tarihinde 17 yıl 2 ay 13 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında hizmeti ve 600 gün askerlik borçlanma ile birlikte toplam 6793 gün hizmeti olması nedeni ile reddettiği, Kurumun davacıyı 05.06.2012 tarihli sigortalılık bilgilerinden anlaşılacağı üzere 01.03.1989 tarihinden başlayıp devam eder şekilde 23 yıl 4 ay 0 gün hizmeti ve 600 gün askerlik borçlanması ile birlikte toplam 9.000 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak kabul ederken, 19.07.2012 tarihli işlemle davacıyı vergi kaydı olan 12.02.1987 – 17.02.1987, 01.05.1989 – 30.10.1996 ve 22.10.2002 den devamla sigortalı olacak şekilde tescilini güncellediği, 05.06.2012 tarihli hizmet cetvelinde olduğu gibi 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık prim gün sayısının 9000 olarak tespiti için dava açmış, mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının 30/06/2012 tahsis tarihi itibariyle 6193 gün bağkur hizmeti, 600 gün askerlik borçlanması ve 210 gün isteğe bağlı sigortalılık süresinin bulunduğunun tespiti ile davacının 1479 kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı kabul edilmesine, karar verilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde; “…taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, Kurumun kabulü dışında davacının kuruma yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık sürelerini de gösterir şekilde infaza uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde infazında tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
2- Davacıya ait bağkur hesap dökümlerinin incelenmesinde ise 1992 yılında 4 adet prim ödemesi yaptığı ve 1992 yılındaki aftan yararlandığı görülmüştür. Davacı, 1992 affından yararlanarak 12.02.1987 tarihinden af tarihine kadar primleri ödemiş ise tahsil edilen primler davalı Kurum tarafından uzun süre kullanılmış olacağından Kurumun bu süreyi iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu süreyi de sigortalılık süresi olarak kabul etmek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu nedenle, uyuşmazlık konusu 12.02.1987 tarihinden af tarihine kadar primlerin 1992 affı ile tahsil edilip edilmediği araştırılarak, tahsil edildiğinin tesbit edilmesi halinde davacının primleri tahsil edilen ve Kurum tarafından uzun süre kullanılan uyuşmazlık konusu olan kurumca kabul edilmeyen 17.02.1987 – 01.05.1989 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmelidir.
3-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.10.2001 gün ve 2001/671 – 685 sayılı Kararında da açıkça belirtildiği gibi icraen primleri tahsil edilen dönemde davacının Bağ-Kur sigortalılığının geçerliliği kabul edilmelidir. Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve 1997/10-578 – 758, 03.12.2008 gün ve 2008/1-732-736, 23.05.2001 gün ve 2001/21 – 420-430, 11.11.2009 gün ve 2009/10-412-510 sayılı Kararlarında da da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler Kurumca tahsil edilip uzun süre kullanılmış ise, bu halde davalı Kurum’un yapmış olduğu iptal işleminde iyiniyetli olduğu kabul edilemez.
Bu bağlamda, önceki bozma ilamıda gözetilerek, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile 19.10.1998 tarihinde 23.250.000,00 TL prim ödemesi göründüğünden, öncelikle, icra takibinin hangi süre için yapıldığı araştırılmalı, sonucuna göre, 19.10.1998’den önceki süre hakkında değerlendirme yapılarak kabul edilen sigortalık dönemlerini gösterir şekilde infaza elverişli karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, taraf vekilerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 25/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
……