Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/9464 E. 2016/11556 K. 22.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9464
KARAR NO : 2016/11556
KARAR TARİHİ : 22.09.2016

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, davacı murisinin 02/08/2008-30/10/2008 tarihleri arasında davalıya ait dokuma atölyesi işyerinde geçen ve davalı kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep etmiş, mahkemece, dava konusu döneme ilişkin çalışma iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Yasa’nın 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Eldeki dosyada, dava dilekçesinde işveren olarak gösterilen davalı …’e ait kumaş dokuma işi mahiyetindeki işyerinin 10.07.2004 tarihinde kapsama alındığı ve 31.10.2005 tarihinde yasa kapsamından çıkarıldığı, davalının vergi mükellefiyetinin ise 06.07.2004- 31.12.2005 tarihleri arasında devam ettiği, dava döneminde adına kayıtlı işyeri olmadığı, davacının dilekçesinde Kuruma bildirildiğini belirttiği 26.04.2008- 01.08.2008 tarihleri arası çalışmalarının, davalıya ait işyerinden değil babası …’a ait işyerinden bildirildiği, tanık ifadelerinde de davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin babasına ait olduğu yönünde beyanların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında; Mahkemece, tanık beyanları gözetilip, davacının beyanı da alınmak suretiyle, HMK’nun 124. maddesi gereğince davacıya mehil verilerek babası …’a husumet yöneltilip, davaya iştirakinin sağlanması, bu davalının göstereceği deliller ile birlikte tüm kanıtları toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.