Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/9020 E. 2018/8084 K. 16.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9020
KARAR NO : 2018/8084
KARAR TARİHİ : 16.10.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emrinin iptali ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İncelenen dava dosyasında, dava dışı anonim şirketin 2002/8-12, 2003/1-12, 2004/1-12 ve 2005/1-8 (ve araları) dönemlerine ait prim borcunun tahsili için davacıya ödeme emri gönderildiği, mahkemece, “ödeme emrinde 2005/2. aya kadar olan prim borçlarının zamanaşımına uğradığı kanaatine varıldığı, bu ay ve sonrasına ait olan prim borçlarına gelince; gelen cevabi yazılardan ve sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere alacağın şirketin malvarlığından tahsil imkanı varken davacıdan istemesinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakla; 2005/2. aya kadar olan prim borçlarının zamanaşımına uğradığına ilişkin tespit yerinde ise de davacının dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği dönemde kendisine temsil ilzam yetkisinin verilip verilmediği araştırılmadan bu dönem sonrası için verilen davanın kabulüne dair verilen karar ekşik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.
5510 sayılı Kanun’un yürürlük süresiyle ilgili 108/1 -c maddesinde, Kanun’un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, borç dönemlerinde 506 sayılı Kanun’un 80. maddesininyürürlükte olduğu ve somut olaya uygulanması gerektiği nazara alınarak, 2005/3-8. aylarına (ve arası) ilişkin dönemimde davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.10.2018 gününde karar verildi.