Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/8879 E. 2019/3875 K. 25.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8879
KARAR NO : 2019/3875
KARAR TARİHİ : 25.04.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

KARAR

Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan … ve Güneş Sigorta A.Ş. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 06.01.2013 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası nedeniyle sigortalıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneği ve hastane masraflarının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi ve 76. maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesi 1. fıkrası; “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmüne amirdir. Bu düzenleme ile işverenin sorumluluğunun kusur sorumluluğu esasına dayandığı, bir başka ifadeyle; işverenin, kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, 2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde araç sahibi; “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.”, İşleten ise: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani araç sahibi aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor üzerinde çıkar sağlıyorsa aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır.
2918 sayılı Yasanın 85. maddesinde ise işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, araç işletenin sorumlu tutulabilmesi için, araç işletme faaliyeti ile zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Karayolları Trafik Kanunu açısından uygun illiyet bağı, motorlu araç işletme faaliyetinin bir zarara sebep olmasıdır. Zararın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle meydana geldiği kabul edilebiliyorsa, başka bir ifade ile araç işletilmeseydi zarar meydana gelmezdi denilebiliyorsa, bu durumda uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir. Meydana gelen zarar ile motorlu araç işletme faaliyeti arasında ilgi bulunmasına rağmen, işletme faaliyeti zararın sebebini oluşturmuyorsa diğer bir deyişle işletme faaliyeti o zararın doğumu için yetersiz kalıyorsa bu durumda uygun illiyet bağı bulunmadığı için işleten sorumlu tutulamayacaktır.
Somut olayda, davalılardan … Kurum sigortalısının işvereni olup, aynı zamanda trafik kazasına neden olan araç sahibi ve işletenidir. Karara esas alınan bilirkişi raporunda davalı işveren Ulusoy Kollektif Şirketinin, sürücünün kusurlu hareketi ile kazanın meydana gelmesinde illiyet bağı kesildiğinden, kusuru bulunmadığı, ancak araç maliki, işleten ve istihdam eden olarak davalı sürücünün kusurundan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiş, mahkemece bu tespite istinaden dava ile talep edilen geçici işgöremezlik ödemesinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesi 1. fıkrası amir hükmü karşısında kararın isabetsiz olduğu anlaşılmaktadır. Davalı işveren Uludağ Kollektif Şirketinin sorumluluğu kusur sorumluluğu olup, münhasıran işleten olarak sorumlu kabul edilemeyeceği düşünülmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmektedir.
Ayrıca, … A.Ş.’ne dava ihbar edildiği halde gerekçeli karar başlığında, davalı taraf olarak gösterilmesi hatalıdır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan … ile Güneş Sigorta A.Ş. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan … ile Güneş Sigorta A.Ş.’ye iadesine, 25.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.