Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/8194 E. 2018/10348 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8194
KARAR NO : 2018/10348
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 18.08.1998 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu kazalının hak sahiplerine bağlanan gelir ile yapılan tedavi masraflarından oluşan sosyal sigorta yardımlarının davalılardan rücuan tazmini istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir. Davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğuna dayanır ve kurum zararından kusur oranında müşterek müteselsil sorumludurlar. Bu durumda konuya ilişkin olarak 818 sayılı Borçlar Kanununun irdelenmesi de gerekmektedir.
Söz konusu Kanunun 141 – 148. maddelerinde müteselsil borçlara yer verilmiş olup 141. maddede, alacaklıya karşı, her biri borcun tümünden sorumlu olma yükümü altına girdiklerini beyan eden birden çok borçlu arasında teselsül bulunduğu, böyle bir beyanın yokluğunda teselsülün ancak kanunun belirlediği durumlarda olacağı, 142. maddede, alacaklının, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen ödenmesini istemekte serbest olduğu, borç tamamen ödeninceye dek borçluların tümünün sorumluluklarının devam edeceği, 145. maddede, yaptığı ödeme veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmiş olan müteselsil borçlulardan birinin, sona eren borç oranında diğer borçluları borçtan kurtarmış olacağı, 146. maddede, borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer payı üzerine almak zorunda olduğu ve payından çok ödeme yapanın, fazla tutar yönünden diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu, 147. maddede, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin, ödediği tutar oranında alacaklının haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
Diğer taraftan Kanunun haksız eylem yönünden müteselsil sorumluluğa ilişkin 50. maddesinde, birden çok kimseler birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde, önayak olan (kışkırtan) ile asıl gerçekleştiren ve yardımcı olanların, ayırım gözetilmeksizin müteselsilen sorumlu olacakları, hâkimin, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerektiğinde bu rücunun kapsamının derecesini saptayacağı belirtilmiş, çeşitli nedenlerin birleşmesi bakımından müteselsil sorumluluğa dair 51. maddesinde, birden çok kimseler çeşitli nedenlere (haksız eylem, sözleşme, kanun) dayanarak sorumlu oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarara sebebiyet veren kimselere ilişkin hükümlere göre işlem yapılacağı, kural olarak haksız bir eylemi ile zarara sebebiyet vermiş olan kimsenin en önce, tarafından hata gerçekleşmemiş ve üzerine borç alınmamış olmasına karşın yasal olarak sorumlu olan kimsenin de en sonra, zarar ile yükümlü tutulacağı açıklanmıştır.
Müteselsil borç, birden çok borçlunun alacaklıya karşı borcun tümünden sorumlu olduğu, alacaklının tamamen veya kısmen edayı her bir borçludan isteyebildiği, eda tamamen yerine getirilinceye dek borçluların sorumluluklarının süregeldiği, her borçlunun iç ilişkideki payına bakılmaksızın borcun tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, borçlulardan birinin borcu ödemesi durumunda diğerlerinin de alacaklıya karşı borçtan kurtulduğu, borcun, her bir borçlu yönünden tali değil asli nitelik taşıdığı, alacaklı karşısında birden çok borç ve borçlunun bulunduğu borç ilişkisidir. Bu ilişkide ifa, asıl alacağı ortadan kaldırmayıp alacak hakkı, ödeme yapmak suretiyle rücu hakkını kazanan borçluya geçtiğinden, anılan borçlu, alacaklının halefi olarak diğerlerine rücu edebilmektedir. Bununla birlikte, rücua konu olan borcun müteselsil niteliği bulunmadığından, sorumluluktan kurtulmak için her borçlunun borcun tümü yerine, kendine düşen payını ödemesi yeterli olmaktadır ki burada kanundan doğan halefiyet söz konusudur. Kuşkusuz, ödeme yapan borçlu ile alacaklının öncesinde, halefiyeti ortadan kaldırıcı sözleşme yapmak yetkileri de bulunmaktadır. Birden çok kişi, kanun, sözleşme veya haksız eylem nedeniyle aynı zarar için, zarara uğrayana karşı sorumlu iseler, bunlar arasında, bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki dönmeye (rücu) ilişkin kurallar uygulanmakta, kural olarak ilk önce, haksız eylemiyle zarara yol açan sorumlu tutulmakta, en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği sorumluluğu olmadığı halde kanun hükmü gereğince sorumlu tutulan kişiye başvurulmaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 gün ve 2013/9-1559 Esas – 2013/1461 Karar, 15.05.2015 gün ve 2013/17-2267 Esas – 2015/1352 Karar, 19.06.2015 gün ve 2013/10-2281 Esas – 2015/1727 Karar, 24.06.2015 gün ve 2014/13-19 Esas – 2015/1743 Karar sayılı ilamlarında aynı görüşlere yer verilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı … Borçlar Kanununda eksik ve tam teselsül ayırımına son verilmiş, 61. maddede, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı, 62. maddede, tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğunun göz önünde tutulacağı, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
Somut davada; dava dilekçesinde açıkça ortaklaşa ve zincirleme sorumluluktan söz edilerek Kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunulmuş olması karşısında ve yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ışığında Mahkemece hükümde gelir ve tedavi giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin aleyhine hüküm kurulan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmemiş olması bozma nedenidir.
3-Rücu davalarında faiz başlangıcı, gelirler yönünden gelir bağlama kararının Kurumun yetkili organı tarafından onaylandığı tarihtir.
Mahkemece gelir onay tarihi olan 26.09.2001 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, faiz başlangıç tarihi hatalı belirlenerek ilk psd’nin değişen maluliyet oranına göre uyarlanması sonucu oluşan onay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm fıkrasının 2., 3., 4 ve 8. bendinin silinerek yerine;
”2-Dava konusu olan 1.201,42 TL ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi olan 26.09.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Day. Tük. Mal. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. ve … Isı ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
3-Dava konusu olan 172,36 TL tedavi giderinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Day. Tük. Mal. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. ve … Isı ve Mak. San. Tic. Ltd Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
4-Dava konusu olan 450,09 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Day. Tük. Mal. Paz. San. Tic. Ltd Şti. ve … Isı ve Mak. San. Tic. Ltd Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan …’ye göre hesaplanan 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Day. Tük. Mal. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. ve … Isı ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” ibarelerinin yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.