Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/7133 E. 2016/12330 K. 11.10.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7133
KARAR NO : 2016/12330
KARAR TARİHİ : 11.10.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 3201 sayılı Yasa kapsamında, yurt dışı borçlanmasının iptaline ilişkin kurum işleminin iptali, 22.08.2003 tarihindeki tahsis talebinden dava tarihine kadar birikmiş olan yaşlılık aylıklarının faiziyle ödenmesi, borçlanmaya ilişkin kurum işleminin iptal edilmemesi durumunda, ödenen ve davalı Kurumdan geri alınmayan bedelin hizmet olarak sayılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulü ile, Kurum işleminin iptali, davacının yurtdışı borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespitine, davacıya 01.05.2007 tarihinde itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 
Somut olay incelendiğinde, davacının 29.12.1995 tarihinde yurtdışı hizmetlerini borçlanma talebi üzerine, davalı Kurum tarafından 15 yıl 3 ay 4 gün üzerinden borç tahakkuk ettirildiği, daha sonra, 08.07.1996 tarihli yazı ile davacının kesin dönüş yapmadığı gerekçe gösterilerek tahakkuk işleminin iptal edildiğinin bildirildiği, 05.08.2003 tarihinde davacı tarafından 8.556,53 TL nin ödendiği, 22.08.2003 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurumca, 11.12.2003 tarihli Vakıfbank’a hitaplı yazıda, yurtdışı borçlanma bedeli olan 8.566,53 TL nin ödenerek ödeme dekontunun gönderilmesinin istenildiği, davacının 13.02.2007 tarihli tahsis talebine istinaden, davalı Kurumca, yurtdışı borçlanmanın iptal edildiği ve yatırılan tutarın iade edildiği, ilgili tarihte kesin dönüş yapılmadığından ve borçlanma iptal edildiğinden talep red edilerek yeniden borçlanma yapılması durumunda durumun tekrar değerlendirilebileceği belirtilmiş, yurt dışı sigortalılık cetveli incelendiğinde, 01.08.1972-31.07.1973 tarihleri arası çocuk yetiştirme, 01.10.1976-05.02.1977 tarihleri arasında zorunlu prim ödemesi, 09.02.1977-30.04.2007 tarihleri arasında analık, çocuk yetiştirme zorunlu prim ödemesi, sigortadan muaf cüzi çalışma ve işsizlik bildirimlerinin bulunduğu en son bildirimin sigortadan muaf cüzi çalışmaya ilişkin olduğu, yurt içi çalışmalarına bakıldığında, 01.06.1996-31.12.1997 tarihleri arasında 570 gün isteğe bağlı SSK lı çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki anılan tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlandırılarak, sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, … Cumhuriyeti ile … Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.2002 gün, 2002/10-21-70 sayılı kararı)
Dosya kapsamı incelendiğinde, her ne kadar davalı Kurum tarafından, kesin dönüş yapılmadığından bahisle yapılmış olunan borçlanma iptal edilerek ödenen borçlanma bedelinin iade edildiği belirtilmiş ise de, davacıya iade edildiğine dair herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, sadece davalı Kurumca, Vakıfbank’a hitaben yazılan 11.12.2003 tarihli üst yazının bulunduğu anlaşılmakla, borçlanmaların tasfiyesi ile geçerliliği araştırılıp (yapılan ödemenin iade edilip edilmediği netleştirilmeli) sonucuna göre tahsis şartları da değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir
Mahkemece; yukarıda belirtilen eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 01.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi