Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/5792 E. 2018/8546 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5792
KARAR NO : 2018/8546
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

…..

Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne  karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
  İncelenen dava dosyasında, dava dışı ….. 2005/3-7 dönemlerine ait prim borçları ve ferilerine ilişkin ödeme emirlerinin iptali için süresinde açılan eldeki davada, davacının, ceza yargılamasında beraat ettiği gerekçesi ile, davacının kağıt üzerinde ortak ve sayıyı tamamlamak üzere yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı olduğu ve kâr payalaşma amacının olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında davacının 03.03.2005-08.07.2005 tariheri arasında yönetim kurulu üyesi 26.04.2005-08.07.2005 tarihlerinde ise aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcı olduğu ticaret sicil kayıtları ile belirgindir.
Borçlar Kanunu’nun, Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk arasında münasebet başlıklı 53. (6098 sayılı Kanunun 74.) maddesindeki, “Hâkim, kusur olup olmadığına … karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyla bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” düzenlemesi karşısında ve ticaret sicil kayıtlarının 3. kişiler bakımından geçerli ve borç doğurucu nitelikte olmaları gözetildiğinde mahkemenin kabul gerekçesi yerinde değildir.
Davacının anılan şirkette temsil ve ilzama yetkili olduğu tarihler arasındaki döneme yönelik, prim alacaklarına ilişkin olarak 506 sayılı Yasanın 80. maddesi ile getirilen özel nitelikteki düzenlemenin davanın yasal dayanağı olduğu nazara alınmalıdır. Bu maddeye göre, sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bu özel düzenleme karşısında, davacının temsil ve ilzama yetkili olduğu tarihler arasındaki dönemde şirketin borçlarından işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı anılan yasa gereğidir. Şirketteki temsil ve ilzam yetkisinin verildiği ve kalktığı tarihe kadar 506 sayılı Yasanın 80. maddesi kapsamında, davacının sorumluluğu irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacının şirkette temsil ve ilzam yetkisinin olduğu dönemlerde temsil ve ilzam yetksi ile sınırlı olmak üzere bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedendir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.10.2018  gününde oybirliğiyle karar verildi.

….