Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/5155 E. 2018/6862 K. 20.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5155
KARAR NO : 2018/6862
KARAR TARİHİ : 20.09.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
26.03.2010 günü Bağ-Kur sigortalısı geçirdiği kaza sonucu vefat etmiş olup, sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve ödenen cenaze ödeneği nedeniyle uğranılan davacı Kurum zararının davalıdan rücûan alınması için iş bu davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde, kısa vadeli sigorta kollarının, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını, uzun vadeli sigorta kollarının, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarını, gelirin, iş kazası veya meslek hastalığı durumunda sigortalıya veya sigortalının ölümü durumunda hak sahiplerine yapılan sürekli ödemeyi, aylığın da malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile vazife malûllüğü durumunda yapılan sürekli ödemeyi ifade ettiği belirtilmiş, 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sigortalı sayılacakları bildirilmiştir. Kanunun “Hizmet Akdiyle veya Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışan Sigortalıların Tabi Olduğu Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri” başlığını taşıyan 3. Bölümü 13 – 24. maddelerini içermekte olup 13. maddede, bazı durum ve koşullarda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen engelli hale getiren olaylar iş kazası olarak nitelendirilip sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle gerçekleşen olayın iş kazası olduğu açıklanmış, 16. maddede, iş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklardan üçü, sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması, sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi olarak sıralanmış, 19. maddede, iş kazası sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu belirlenen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı belirtilmiş, 20. maddede, iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiş, “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlıklı 21. maddesinin 4. fıkrasında da iş kazası, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun “Uzun Vadeli Sigorta Hükümleri” başlığını taşıyan 4. Bölümünde ise 25 – 42. maddeler yer almakta olup 32. maddede, ölüm sigortasından sağlanan haklardan ikisinin, ölüm aylığı bağlanması ve cenaze ödeneği verilmesi olduğu açıklanmış, “Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu” başlıklı 39. maddenin 1. fıkrasında da üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü durumunda hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edileceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesinde, hâkimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
5510 sayılı Kanun hükümleri incelendiğinde, 4/1-(b) maddesi kapsamındaki kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların da iş kazasına maruz kalabilecekleri, bunun için kazanın, 13. maddede açıklandığı gibi, kendi adına ve hesabına bağımsız yürütülen iş nedeniyle gerçekleşmesi gerektiği anlaşılmakta olup, iş kazası sonrasında meslekte kazanma gücünü en az %10 oranında kaybeden sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanabileceği gibi, yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine ölüm geliri tahsis edilip cenaze ödeneği verilebilecektir. Anılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle zarara uğrayan Kurum’un ilgililere yargı yoluyla rücûan başvurabilmesinin yasal dayanağı ise 21/4. maddedir.
Bununla birlikte, söz konusu sigortalının iş kazasına bağlı olmaksızın ölümü durumunda hak sahiplerine, diğer koşulların da varlığı durumunda uzun vadeli nitelikteki ölüm sigortasından ölüm aylığı bağlanabilecek, cenaze ödeneği ödenebilecektir. Aylık bakımından Kurum’un rücû hakkı 39/1. maddede düzenlenmiş olup 21/4. maddeden en belirgin farkı, 21/4. maddede rücû alacağından sorumluluk kusura dayalı iken 39/1. maddede kasıt koşulu söz konusudur.
Yukarıdaki açıklama ve yasal düzenlemeler ışığında dava değerlendirildiğinde, özellikle bu konudaki belirsizlik karşısında öncelikle, hak sahiplerine yapılan tahsisin niteliği, başka anlatımla, kendilerine kısa vadeli sigorta kolundan iş kazasına bağlı ölüm geliri mi, uzun vadeli nitelikteki ölüm sigortası kolundan ölüm aylığı mı bağlandığı Kurum’dan sorularak uyuşmazlıkta 21. ve 39. maddelerden hangisinin uygulanması gerektiği açıklıkla belirlenmeli, gelir tahsisi durumunda yöntemince araştırma yapılarak olayın 13. madde kapsamında iş kazası olup olmadığı ortaya konulmalı, ölüm aylığının varlığı durumunda rücû için 39/1. maddede kasıt unsuruna yer verildiği dikkate alınmalı, yapılacak irdelemeyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz yoluna başvuran davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.