Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/18837 E. 2017/2764 K. 30.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18837
KARAR NO : 2017/2764
KARAR TARİHİ : 30.03.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere davacı kurum ve davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 15.08.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan gelirin rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 9. 10. ve 26. maddeleridir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verilmiş ve bozma ilâmı doğrultusunda İGB’sinin 15.08.2006 tarihinde yani kaza tarihi ile aynı gün kuruma verilmesi, İGB’sinin kazadan sonra verildiğine karine teşkil eder gerekçesi ile işverenin 506 Sayılı Yasanın 9. ve 10. madde gereğince sorumluluğuna gidilmiş ise de sigortalı işçinin %25 kusurlu olması gözardı edilmiştir.
506 sayılı Yasa’nın 9. maddesi; “-(Değişik:25.08.1999-4447/12 md. Y.T. 08.09.1999)” işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır. (Ek : 14.07.1999 – 4410 / 1 md.) Dışişleri Bakanlığı’nın sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. ” düzenlemesini öngörmektedir. Anılan yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9. ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde, “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır. Ancak, yukarıdaki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22’nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarı, 26’ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
506 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sorumluluk; kusursuzluk ilkesine dayanır. İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10. maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
İşverenin, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesinde; işverenin 506 sayılı Kanunun 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak zarar miktarından, Borçlar Kanunu’nun 43. ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılmalıdır.
Mahkemece kabul kararı verilen miktarın zararın %87,5 tekabül ettiği anlaşılmaktadır. Bu oran, işçinin %25 kusurlu olması gözetildiğinde hakkaniyete uygun kabul edilmeli ve gerekçenin son paragrafı çıkartılarak yerine ‘ Müteveffa işçinin %25 oranında kusurlu olduğu gözetilerek, hakkaniyet indirimine göre %87,5 kusur karşılığına hükmedilmesi gerektiğinden davanın kabulü ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur’ cümlesi eklenmeli yine hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde bulunan ‘ taleple bağlı kalınarak’ cümlesi çıkartılmalıdır.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün gerekçenin son paragrafı çıkartılarak yerine “Müteveffa işçinin %25 oranında kusurlu olduğu gözetilerek, hakkaniyet indirimine göre %87,5 kusur karşılığına hükmedilmesi gerektiğinden davanın kabulü ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur” cümlesinin eklenmesine hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde bulunan “taleple bağlı kalınarak” sözcükleri çıkartılarak hükmün bu şekliyle DÜZELTEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 30.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.