Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/18524 E. 2017/2877 K. 04.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18524
KARAR NO : 2017/2877
KARAR TARİHİ : 04.04.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 19.04.2012 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile aynen “Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olup, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekeceği yönündeki ilke gereğince, öncelikle davacının yaptığı işin niteliği üzerinde durulmalı, yapılan ücret ödemelerinin kim tarafından ve ne suretle yapıldığı; davalı kooperatifin davacıyı görevlendirme yetkisinin ve bu anlamda işverenlik sıfatının bulunup bulunmadığı, davacı ile anılan Kooperatif arasındaki ilişkinin niteliği de araştırılmak suretiyle hizmet akdinin unsurlarından olan zaman ve bağımlılık ilişkisinin varlığı irdelenmeli; böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak işveren sıfatına sahip kişi veya kişiler tereddütsüz belirlenmeli; Kurum müfettişlerince uyuşmazlık devresine ilişkin inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılmalı; kooperatif bünyesinde kayıtlı olan minübüscüler ve şöförleri tespit edilerek, ayrıntılı beyanları alınmalı, aynı yörede komşu işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı çalışanlar saptanarak, çalışmanın mevcudiyeti ve işverenin kim olduğu yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı; başka kişi veya kişilerin işveren olduğu sonucuna varılacak olursa, husumetin bu kişilere yöneltilmesi sağlandıktan sonra, toplanan tüm kanıtlar yeniden değerlendirildirilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi ”gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mükün değildir.
Mahkemece, bozma sonrasında davacı ile Kooparatif arasında hizmet akdinin kurulmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, dosyada dinlenen tüm tanıkların beyanlarında davacının değnekçi olarak çalıştığı, bir tanığın ise davacıdan önce iddia konusu olan durakta duran diğer kimselerin sürekli olarak mahalle sakinlerince dövülmesi sonucunda o mahalleli olan davacının işe alınmasında yardımcı olduğu hususu dikkate alınmalı, bu kapsamda davacının çalışmalarını ve süresi bilebilecek konumda olan komşu tanıkların varlığı hususu zabıta ve kroki ile belirlenmeli, örneğin delil olarak gösterdiği fotoğraf üzerinde yer alan … Otomotiv Yedek Parça Tic. San. Ltd. Şti.’nin işyerinde çalışanların var olup olmadığı hususu irdelenmeli, bunun gibi komşu tanıkların varlığı ile davalı kooperatifin servis güzergâhı üzerindeki noktalarda başka çalışan olup olmadığı hususu da irdelendikten sonra, davacının çalışmalarını bilebilecek konumda olan tanıkların beyanlarına da başvurulduktan sonra, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunması nedeniyle, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan … hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurularak, resen belirlenebilecek tanıkların beyanlarının da alınması ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.