Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/17289 E. 2017/1340 K. 21.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17289
KARAR NO : 2017/1340
KARAR TARİHİ : 21.02.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulduktan sonra, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 16.07.2013 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile aynen “…Mahkemece ilk kararın kesinleştiği gerekçesi ile faiz hesabı yaptırılmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de, aslen ilk kararın taraflara tebliğ edilmediği, karar üzerinde kesinleşme şerhi var ise de, bu şerhin hatalı olduğu, bu nedenle kesinleşmiş karardan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, buna göre ilk kararın taraflara tebliği sonrasında temyiz hakkı verilmek suretiyle kesinleştirilmesi sağlandıktan sonra, davacının taleplerinin incelenmesi ”gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mükün değildir. Mahkemece, ilk davada verilen kararın avukatla temsil edilen davalı Kurum avukatı yerine, Kurum içerisinde evrak almaya yetkili olup olmadığı belli olmayan şefe tebliği usulsüz olup, Tebligat Kanunu hükümlerine göre ve usulüne uygun şekilde davalı kurum avukatına tebliğinin sağlanarak temyiz hakkının verilmesi suretiyle inceleme yapılması gereği ile özellikle davacının faiz talebi bakımından dava öncesinde veya en geç toptan ödeme öncesinde ihtirazi kaydının varlığının araştırılmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, yapılacak inceleme ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.