Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/16295 E. 2019/1039 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16295
KARAR NO : 2019/1039
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

… adına Av. … ile 1-… 2-… 3-… 4-… 5-… 6-… 7-… 8-… 9-… 10-… 11-… 12-… 13-… 14-… 15-… 16-… 17-… 18-… 19-… 20-… 21-… 22-… 23-… 24-… 25-… 26-… 27-… 28-… 29-…. Dolmuşları Toplu Taş. Hattı adına a-… 30-… 31-… 32-… 33-… 34-… 35-… 36-… adlarına Av. … 37-… adına Av. … 38-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. … 39-… 40-… 41- … 42-… 43-… 44-… 45-… aralarındaki dava hakkında … İş Mahkemesi’nden verilen 12/04/2016 günlü ve 2013/18 E. – 2016/118 K. sayılı hükmün davacı ve davalılardan Kurum, …, … ve diğer 42 kişi avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup, düşünüldü.
1-Dosya içeriğinden, temyiz yoluna başvuran ve ortak vekili olan Av. … tarafından temsil edilen davalılar adına temyiz dilekçesi verilirken temyiz yoluna başvuran her bir davalı için ayrı ayrı temyiz karar harcı ve temyiz başvuru harcı yatırılması gerekirken, tek temyiz karar harcı ve temyiz başvuru harcının yatırıldığının anlaşılması suretiyle temyiz harçlarının eksik tahsil edildiği anlaşılmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin ödenmemiş veya eksik ödenmiş olduğunun sonradan anlaşılması durumunda, karar veren hakim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde ödenmesi veya eksikliğin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak, temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.

Davada ise, yukarıda sözü edilen kanun ve içtihadı birleştirme kararı hükmüne aykırı olarak, temyiz yoluna başvuran ve ortak avukatları olan Av. … tarafından temsil edilen davalılar adına temyiz dilekçesinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderler ödenmemiş bulunmaktadır. Böyle olunca da,
(a) Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun anılan maddesinde öngörülen prosedür işletildikten,
(b) Temyiz eden tüm davalılar adına başvurma ve temyiz karar harcının yatırılmaması hâlinde temyiz harcının hangi davalı adına yatırıldığı tespit edildikten sonra,
(c) Adına temyiz harcı yatırılmayan davalı yönünden temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse ilgili ek kararın davalılar vekiline tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten, temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan iade edilmek üzere,
2- Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin, davalı …’e tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesinde; 5521 sayılı Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş iken, 6100 sayılı HMK.’nun 447. maddesi, mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağını belirtmiştir.
Buna göre, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının da tanınması gereklidir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 347. maddesi de aynı düzenlemeyi içermektedir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında, davalı …’in, katılma yoluyla temyiz hakkını kullanabilmesi için davacı avukatının temyiz dilekçesinin davalı …’e tebliğ edilmesi ile, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere,
3- 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; Yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre,“Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir. 7201 sayılı Yasanın 12. maddesinde tebligat selahiyetli mümessillere yapılır. Aynı Yasanın 13. maddesine göre de, bunlar mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebligat, memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tüzel kişilerin tebliğ almaya yetkili memur veya müstahdemlerine tebliğ yapılabilmesi için tüzel kişilerin salahiyetli kişilerinin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ve tebliğ edilecek evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları gerekmektedir.
Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde, davalılar … ve …’in kayıtlı Mernis adresleri tespit edilerek, gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin anılan davalıların Mernis sisteminde kayıtlı görünen adreslerine ilgili mevzuat hükümleri uyarınca usule uygun bir şekilde tebliği sağlanıp temyiz süresi geçtikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu Geçici 3. maddesi gereğince, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra, gönderilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.