Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/16125 E. 2019/1854 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16125
KARAR NO : 2019/1854
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılamada ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, 20.06.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerden oluşan Kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca rücuan tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece, iş kazasının meydana gelmesinde davalı işverenin %80, sigortalının %20 kusurlu olduğunun tespiti ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere rücu alacağından sorumluluk belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerekmektedir.
Eldeki davada, Mahkemece alınan hesap bilirkişi raporunda, vefat eden sigortalının hak sahiplerinin gerçek zararının dairemiz ilkelerine uygun olarak belirlendiği, ancak her bir hak sahibine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin, davalı işverenin %80 kusuruna isabet eden miktarı ile aynı hak sahibinin gerçek zarar miktarı karşılaştırılarak düşük (az) olan tutara göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi tarafından yasal düzenlemeye uygun olmayan mukayese yöntemi ile davalı işverenin sorumlu olduğu miktarın belirlendiği; dolayısıyla hak sahiplerinden Adem Efe yönünden 20.705,76 TL ve Koray yönünden 20.376,99 TL’dan işverenin sorumlu olması gerekirken daha az miktarda sorumluluğun tespiti ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Hak sahiplerinden Gülsevim yönünden ise işverenin sorumlu olduğu miktar 72.309,96 TL iken fazla tespitte bulunulduğu, ancak kararın davalı tarafından temyiz edilmediği görülmüştür.
Mahkemece, yukarıda anılan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalı yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.