Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/14871 E. 2018/6229 K. 02.07.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14871
KARAR NO : 2018/6229
KARAR TARİHİ : 02.07.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2016/155-2016/540

Dava, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların … … sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde “Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9. maddesi Kuruma re’sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, … satış kooperatifleri ve birliklerinin T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve … kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
… … sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen “hizmet tespiti” davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı “… … sigortalılığının tespiti” söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
a- Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
b- Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla “Tarımsal Amaçlı Kredi” kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
c- Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
d- 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5488 sayılı … Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun “Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi” başlıklı 52, ” Zirai kazançta vergileme” başlıklı 53, ve “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun ” Vergi kesenlerin sorumluluğu” başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere ” Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler.” Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
e- Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
f- Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe … Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6.maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında … sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu … sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, …nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden;davacının 01.09.1995 tarihinde başlayan … … Sigortalılığının olduğu, 20.06.2007 tarihli dilekçesi ile 2926 sayılı Kanunun 4’ncü maddesi (c) bendine göre muafiyet kapsamında olduğu, sigortalılığının iptaline dair dilekçe verildiği, davacı tarafından; 16.11.2011 tarihinde 800,00 TL 28.02.2012 tarihinde 1.000,00 TL 06.03.2012 tarihinde 379,00 TL 01.07.2015 tarihinde 4.000,00 TL 09.07.2015 tarihinde 3.600,00 TL 10.07.2015 tarihinde 70,00 TL prim ödemesi yapıldığı,09.03.2011 tarihli dilekçe ile 5510 sayılı Kanunun geçici 17’nci maddesi gereği durdurulan sigortalılık sürelerinin 6111 sayılı Kanunun 16’ncı maddesine istinaden ihya edilmesi talebinde bulunduğu, davacıya 12.233,00 TL borç çıkarıldığı, borç çıkarılan bu miktarın davacı tarafından 29.07.2011 tarihinde ödendiği, Ek 19-17 borçlanma tutarı değiştiğinden borçlanma tutarının 10.061,50 TL olarak belirlendiği, borçlanılan gün sayısının 01.09.1995- 01.04.2006 tarihleri arası 3810 gün olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Davalı Kurum tarafından, davacının muafiyet dilekçesi gereği 01.04.2006 tarihinden itibaren sigortalılığının iptal edildiği, 12.02.2016 tarihinde muafiyetin kalktığının belgelendirilmesi üzerine bu tarihten itibaren sigortalılığının yeniden başlatıldığı, davacının 01.09.1995-01.04.2006 tarihleri arası 3810 gün ve 12.02.2016 tarihi sonrası 78 gün sigortalılığının geçerli sigortalılık olarak kabul edildiği ve kısmi yaşlılık aylığı şartları oluşmadığından talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, öncelikle; 2926 sayılı Yasanın 4. maddesinin (c) bendinin “ (Mülga: 24/7/2003-4956/56 md.; Yeniden düzenleme: 22/2/2006-5458/15 md.) Yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olduğunu beyan eden veya belgeleyenler. Sigortalı Sayılmazlar” hükmü ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlığını taşıyan 6. maddesinin (ı) bendinin “Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, … işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./25.mad) belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar, … 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.” hükmü gözetilerek, tarımsal faaliyetten elde ettiği gelir belirlenerek, 5510 sayılı Yasanın 82. maddesi uyarınca Türkiye Ziraat Odalar Birliğinden ihtilaflı dönemde sahip olduğu taşınmaz miktarı ve niteliğine göre bu taşınmazlarda bulunulan tarımsal faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan gelirin aylık ortalamasının 01.10.2008 öncesi 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olduğunun, 01.10.2008 sonrası ise prime esas günlük kazanç alt sınırının 2008 yılı için 15, 2009 yılı için 16 katından az olup olmadığı sorularak, 2926 sayılı Yasanın 4 ve 5510 sayılı Yasanın 6/1-ı bendi kapsamına girip girmediği belirlenerek muafiyet kapsamında olup olmadığı belirlenip ,buna göre davacının sigortalılık süresi belirlenmeli, Kurumca kabul edilen ihya süresi belirlenip ödemelerin karşılık geldiği süre tespit edilmeli, bu kapsamda; 01.04.2006-09.03.2011 tarihleri arası süre yönünden duruma göre tarımsal faaliyet araştırılmalı(Çünkü 1 yıl için kabul edilen muafiyet tüm yıllara sirayet etmez)tarımsal faaliyet olmadığı takdirde 5510 sayılı Kanunun 50’nci maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalılık irdelenmeli, davacının prim ödemelerinin; 16.11.2011 tarihinde 800,00 TL 28.02.2012 tarihinde 1.000,00 TL 06.03.2012 tarihinde 379,00 TL 01.07.2015 tarihinde 4.000,00 TL 09.07.2015 tarihinde 3.600,00 TL 10.07.2015 tarihinde 70,00 TL tarihleri ve miktarları olduğu gözetilerek, isteğe bağlı … sigortalısı olmak için Kuruma yazılı başvuru ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup, davalı Kurumun kabul ettiği sigortalılık süreleri için ödenmesi gereken prim borçları dışında davacının ödediği primin, ödendiği tarihten itibaren, sonraki prim ödemeleri de gözetilmek suretiyle karşıladığı süre kadar davacının 2926 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle, primin ödendiği tarihten ileri doğru Kuruma yapılan prim ödemelerine göre karşıladığı süre Kurumdan sorulup, gerekirse bilirkişi marifetiyle belirlenerek, davacının ödediği primlerin karşılığı isteğe bağlı sigortalılık süresi tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenerek, varılacak sonuca göre, 2926 sayılı Kanunun ek 3. maddesi yollamasıyla 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesi kapsamında yaşlılık aylığı tahsis koşullarını taşıyıp taşımadığı irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.