Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/14536 E. 2016/11763 K. 27.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14536
KARAR NO : 2016/11763
KARAR TARİHİ : 27.09.2016

Mahkemesi :Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davalıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi sebebiyle yersiz ödenen aylıkların istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 02.08.2002 tarihinde kesinleşen davalıya, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların tahsili için eldeki davanın açıldığı belirgindir.
Mahkemece, Dairemizin 28.04.2014 gün, 2013/15477 E. 2014/9176 K. sayılı bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Önceki bozma ilamında da ayrıntılarıyla belirtildiği üzere; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56.maddesine dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden dava konusu döneme ilişkin adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davalı ile boşandığı eşinin talep konusu dönemde medula sisteminde geçen adres bilgileri, boşanma ilamında geçen velayet ve nafaka ile ilgili hükümlerin uygulamasının icra marifetiyle mi yoksa nizasız şekilde mi yerine getirildiği araştırılmalıdır.
Dosya kapsamına göre; 18.10.2008-17.06.2009 tarihleri arasında yersiz ödendiği ileri sürülen aylıkların tahsilinin talep edildiği, kurum denetim raporunda mahalle muhtarının imzalı beyanının bulunduğu, davalı ve eski eşin uyuşmazlık konusu dönemde kayıtlı adreslerinin aynı olduğu, kurum denetiminden kısa süre sonra davalının adres değişikliği yaptığı, 17.03.2015 tarihli kolluk araştırmasında eski eşin 12.09.2011 tarihinden itibaren kayıtlı ikametgah adresine ara sıra gelip gittiği fakat bu adreste kalmadığı, sürekli olarak eski adresinde ikamet ettiğinin bildirildiği, eski adresinde yapılan kolluk araştırması sonucu düzenlenen 19.03.2015 tarihli tutanakta ise bu adreste kalmadığına dair bilgi verildiği, tutanaklar arasında çelişki olduğu, 04.06.2015 tarihli tutanakta, eski eşin 12.09.2011 tarihinden itibaren kayıtlı ikametgah adresinde yapılan araştırmada, davalının eski eşinin anılan adreste ikamet eden …’ın seraları ve büyükbaş hayvanlarının bakımı için yaklaşık 3 yıldır gelip gittiği, işi süresince bu adreste kaldığı ve eski adresine döndüğü, daimi olarak kalmadığı bilgisinin verildiği, davalının son adresinde yapılan kolluk araştırmasında ise, kayıtlarla çelişkili olarak, yaklaşık 10 yıldır bu adreste çocuklarıyla birlikte ikamet ettiğinin bildirildiği, bozma öncesi dinlenen tutanak tanığı muhtarın beyanında, boşanma kararından sonra kayınvalidesinin davalıyı evinde istemediğini, davalının boşandığı eşiyle oturduğu evden aynı bahçe içinde bulunan eski ahşap eve taşındığı, davalının …’e taşınmadan önce de 2 yıl tek başına eski ahşap evde yaşadığı, aynı bahçe içinde müşterek evde ise eski eşin annesi ile oturmaya devam ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
O halde Mahkemece yapılacak iş, davalının ve eski eşin uyuşmazlık konusu dönemde … Beldesi … Mah. … sok. no:5 Merkez/… adresinde aynı avluda fiilen birlikte kalmadan yaşamalarının mümkün olup olmadığı değerlendirmeli, bu kapsamda bahsi geçen adreste iki müstakil yapı olup olmadığı, yapıların fiziki koşulları araştırılmalı, ayrıntılı kolluk araştırması yapılarak tüm tutanaklar arasındaki çelişkiler giderilmeli, uyuşmazlık konusu dönemde görev yapan tüm muhtar ve azalar ile komşular dinlenmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.