YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14516
KARAR NO : 2019/1269
KARAR TARİHİ : 18.02.2019
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Başkan … ve Üye …’ın muhalefetine karşı, Üyeler …, … ve …’ün oyları ve oyçokluğuyla, 18.02.2019 gününde karar verildi.
-KARŞI OY-
Genel olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun, daha önce farklı yasalarda düzenlenen sağlık yardımı hususunu, Genel Sağlık Sigortası kavramı altında 60-78. maddeler arasında yeniden düzenlemiştir.
5510 sayılı Kanunun 60. maddesinde, genel sağlık sigortasından yararlanacak olanlar ana gruplar halinde sıralanmış, daha sonra özel durumda olanlar sayılmıştır. Belirtildiği gibi 60. maddede sağlık sigortası kapsamında olanlar tek tek sayıldıktan sonra (g) bendinde ise, “Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar” genel sağlık sigortası sayılmıştır. (g) bendinin lafzından tüm vatandaşların re’sen sağlık sigortası kapsamına alındığı izlenimi anlaşılmakta ise de genel sağlık sigortası yasal düzenlemelerinin seyri izlendiğinde durum netleşecektir.
5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı sayılabilmek ve sigortalılığın başlangıcı için bildirim ve tescil gereklidir. Kanunun 61. maddesinde, genel sağlık sigortasından yararlanmak için bir kısım grupların bildirimine gerek kalmadan kendiliğinden tescil edileceği, bir kısmının tescili için ise bir ay içinde başvuru şartı getirilmiştir.
61’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi 13/02/2011 t. 6111 SK 35. md ile değişiklikten önce, 17.04.2008 t. ve 5754 SK md. 39 ile değişik hali şöyleydi: “(g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler. Ancak 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren 10 gün sonra bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.” Yine Geçici 12/5. fıkrada, “60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri gereğince sigortalı sayılanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ( 13/02/2011 t. ve 6111 SK m. 49 ile değişik ibare) 01/01/2012 tarihine kadar bildirimlerini yapmak zorundadır. Bu süre içinde, 60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılanlardan; tescil talebi olmayanların 18 yaşından küçük çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlandırılması halinde (16/06/2010 t. ve 5997 SK m. 8 ile değişik ibare) bu kişiler Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla genel sağlık sigortalısı olurlar. Ancak, aile hekimliği uygulamasına başlanan illerde, bu kişiler ( 13/02/2011 t. ve 6111 SK m. 49 ile değişik ibare)bu süreye bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı ve ( 16/06/2010 t. ve 5997 SK m. 8 ile değişik ibare)bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla kapsama alınır. (1), (2)
6111 sayılı Kanunla değişmeden önce (g) bendine göre sigortalı sayılanlar ancak bir ay içinde giriş bildirgesi vermek ve Kurumca kabul edilmek suretiyle sigortalı olabilirlerdi. Ancak (g) bendi kapsamında kalanların Kuruma müracaatla genel sağlık sigortası tescili uygulaması fiilen gerçekleşmemiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere 5510 sayılı Yasa ile tüm vatandaşlar re’sen genel sağlık sigortası kapsamına alınmamışlardır.
(1)16/6/2010 tarihli ve 5997 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “bu kişilerin tescili çocuklarının sağlık hizmet sunucusuna müracaat tarihi itibarıyla yapılır” ibaresi “bu kişiler Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla genel sağlık sigortalısı olurlar” şeklinde, “bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak kapsama alınır” ibaresi ise “bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla kapsama alınır” olarak değiştirilmiştir.
(2)13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 49 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “en geç iki yıl içinde” ibaresi “1/1/2012 tarihine kadar”, “iki yıllık süreye” ibaresi “bu süreye” şeklinde değiştirilmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 5510 sayılı Kanunun 60/1-g bendi ile artık herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alındığı çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Yoksa 60. maddede, kapsamda olanlar tek tek sayıldıktan sonra (g) bendi ile de herkesin kapsama alındığının belirtilmesi yasa koyucunun abesle uğraştığı anlamına gelir. Aksi takdirde sadece kapsamda olmayanların sayılması yeterli olurdu.
Ülkedeki tüm kişilerin genel sağlık sigortası kapsamına alınması, 16.06.2010 tarihli 5997 sayılı Kanunla Geçici 12. maddede yapılan değişiklikle 01.01.2012 tarihinden itibaren olmuştur. 01.01.2012 tarihi itibariyle genel sağlık sigortasının tüm ülkede zorunlu hale geldiği ve herkesin kapsama alındığı hem Kurumun hem de doktrinin ortak görüşüdür. (Güzel/Okur/Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, 15. Bası, Sh. 930 ve Tuncay/Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 15. Bası, Sh. 461)
Genel Sağlık Sigortası açısından geçiş hükümleri öngören Geçici 12. madde, 60/1-c bendinin uygulanmasını 01.01.2012 tarihine kadar ertelemiş ve bu tarihe kadar 3816 sayılı Kanun gereğince yeşil kart uygulamasını devam ettirmiştir. 01.01.2012 tarihi itibariyle yeşil kart uygulaması sona erdirilmiş ve herkes madde 60/1-c bendi 1 numaralı alt bendine göre gelir testi yaptırmak suretiyle genel sağılık sigortası kapsamına alınmıştır. Geçici 12. madde ve 02.12.2011 tarihli “Genel Sağlık Sigortası kapsamında Gelir Tespiti, Yönetmelik” gereğince artık, 01.01.2012 tarihi itibariyle hiçbir sosyal güvenliği bulunmayanlar, yeşil kartlılar ve zorunlu sigortalılığı sona erenler gelir testi yaptırmak zorundadır. Gelir testi sonucu ile sağlık sigortasının primli olup olmayacağı belirlenmektedir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında sağlık sigortası kapsamı yönünden şu ayrımları yapabiliriz.
1-5510 sayılı Kanun öncesi (01.10.2008 öncesi) dönem: 5510 SK Geçici 12. madde uyarınca yürürlükten kaldırılan kanun hükümlerine göre sağlık yardımları uygulanır.
2- 5510 sayılı Kanun dönemi:
a) 01.10.2008-01.01.2012 tarihleri arasındaki dönem: 5510 SK 60. maddede tek tek sayılanlar zaten kapsamdadır. (g) bendi kapsamında olanlar, ya 61. madde kapsamında süresinde giriş bildirgesi vererek Kurumca tescil edilmek ya da 3816 SK kapsamında yeşil kart uygulaması ile sağlık yardımlarından yararlanırlar.
b) 01.01.2012 tarihi sonrası dönem: Tüm vatandaşlar genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır. Ancak 67. maddeye göre sağlık hizmeti sunucusuna başvurulduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısı olması ve 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması gerekir. (g) bendi kapsamında olanlar ise 5510 SK 60/1-c, 1 nolu alt bendi gereği gelir testi uygulaması ile primli veya primsiz olarak sağlık yardımlarından yararlanma imkânı getirilmiştir.
Üzerinde durulması gereken bir başka husus 5510 sayılı Kanununun Geçici 45. Maddesidir. Yersiz yapılan sağlık giderlerinin terkini başlığı altında 10.1.2013 tarihli 6385 sayılı Kanunun 12. maddesi ile getirilen Geçici 45. madde, “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.”
Kanunun gerekçesi, “ Geçici 45 inci madde ile; 5510 sayılı Kanuna göre ülkemizde yaşayan vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemler 2012 yılı Ocak ayı itibariyle tamamlandığından, bu tarihe kadar yaşanan geçiş sürecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, Kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmıştır.”
Geçici 45. maddenin yorumu şu şekildedir; 01.01.2012 tarihi itibariyle tüm vatandaşlar genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır. 31.01.2012 tarihi öncesinde ise sağlık yardımı yapılmasını sağlayan sigortalılık statüsünün geçersiz sayılması halinde bakılır; başka bir geçerli sigortalılık statüsü varsa veya bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına giriyorsa yine yersiz sağlık gideri tahsil edilmez. Bu iki hal de yoksa geçersiz sigortalılık statüsüne dayalı yapılan sağlık gideri yersizdir ve Kurumca tahsili gerekir. Örnek olarak, 4/1-a kapsamında sigortalılığı geçersiz sayılan kişi, aynı dönemde 4/1-b kapsamında sigortalı olabilir veya bir başka sigortalının bakmakla yükümlü olunan kişisi olabilir. Bu hallerde sağlık yardımı alabileceği geçerli bir statü bulunduğundan alınan sağlık yardımı yersiz sayılmaz. Bu madde, sosyal güvenlik kurumlarının birleşmesi ve çifte sigortalılığın geçersiz sayılması nedeniyle karşılaşılan durumlar için çıkarılmış bir maddedir.
Geçici 45. madde, çoğunluğun yorumladığı gibi, 31.01.2012 tarihi öncesindeki tüm yersiz sağlık giderlerini affeden, tahsilini durduran, geçmişi sıfırlayan bir madde değildir. Aksi halde sahtecilik yoluyla sahte sigortalılık ve buna dayalı olarak haksız sağlık yardımı alan kişileri de Geçici 45. madde ile affetmiş oluruz. Geçici madde 45 ile geçmişe yönelik olarak herkesin affedildiği şeklindeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. En başta madde gerekçesi buna engeldir.
Kurum tarafından talep edilen yersiz sağlık giderlerinin yukarıda belirtildiği şekilde irdelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
-KARŞI OY-
Davacı Kurum, eldeki dava ile iptal edilen sigortalılık nedeniyle yersiz yapılan sağlık giderlerinin tahsilini istemiştir.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire çoğunluğu, sağlık giderlerinden dolayı davalı gerçek kişinin sorumlu bulunmadığını kabul ederek hükmün onanmasına karar vermiştir.
10.01.2013 tarih 6385 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 45. maddede; bu kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31.01.2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmeti giderlerinin tahsil edilmeyeceğinin öngörülmesi, iptal edilen sigortalılık süresinin fiili ve gerçek olmadığının belirlenmesi halinde istirdada konu dönemde davalı gerçek kişinin 5510 sayılı yasanın 60. maddesinin (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı bulunması, geçici 45. maddede yer alan “… bu kanuna göre…” ibaresinden kastedilen kanunun 01.10.2008 yürürlük tarihli 5510 sayılı yasa olması karşısında, 31.01.2012 tarihine kadar olan dönemdeki tedavi giderlerinden davalı gerçek kişinin sorumlu olmayacağına dair çoğunluk görüşü isabetli olup bu yönde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak somut olaydaki ihtilaf geçici 45. madde kapsamı dışında olup 2012/7 ila 2013/3. aylar arası dönemlere ilişkindir.
Dolayısıyla, uyuşmazlık; 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderlerinden davalı gerçek kişinin sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır. Daire çoğunluğu, aynı nitelikteki davalarda ileri sürdüğü gerekçeler kapsamında davalı gerçek kişinin 5510 sayılı yasanın 60. maddesinin (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olduğunu kabul etmekle birlikte, anılan yasanın 67. maddesi kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğunu gerekçe göstererek, 31.01.2012 tarihinden sonraki sağlık giderlerinden dahi davalı sigortalının sorumlu tutulamayacağını ileri sürmektedir.
Oysa; 5510 sayılı yasanın 60. maddesinde genel sağlık sigortası kapsamında sayılanlar sıralandıktan sonra (g) bendinde; açıklanan bentler dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşların genel sağlık sigortalısı sayılacağının belirtilmesi, davalı gerçek kişinin de bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı olduğu hususunun Daire çoğunluğunun da kabulünde bulunması, sigortalılığın zorunlu oluşu kenar başlığını taşıyan 5510 sayılı yasanın 92. maddesinin “…genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin genel sağlık sigortalısı olması zorunludur…” hükmünü içermesi, genel sağlık sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili kenar başlığını ihtiva eden 61. maddenin (f) bendinde; (g) bendinde sayılanların, diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları veya diğer bentlere göre genel sağlık sigortasından yararlanma haklarının sona erdiği tarihten itibaren bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacakları ve Kurumca resen tescil edileceklerinin öngörülmesi, Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları kenar başlığını taşıyan 67. maddede; sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için, sağlık hizmeti sunucusuna başvurulduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödenmiş olması şartının düzenlenmesi karşısında, mahkemece, fiili çalışmanın belirlenememesi halinde davalı sigortalının 5510 sayılı yasanın 60/(g) ve (f) bentleri uyarınca genel sağlık sigortalısı olduğu kabul edilmeli, geçici 45. madde kapsamı dışında kalan 2012/7. ay ila 2013/3. aylar arası dönemde davalı sigortalının 67. maddenin (a) bendi kapsamında prim ödemesi bulunup bulunmadığı araştırılarak prim ödemesi varsa veya prim ödemeden muaf ise anılan dönem sağlık gideri borcundan sorumlu olmadığına, aksi halde yersiz sağlık giderlerinin tahsiline karar verilmelidir.
Açıklanan gerekçelerle, istirdada konu sağlık giderlerinin bu kapsamda belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatini taşıdığımdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.