Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/14280 E. 2018/11287 K. 27.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14280
KARAR NO : 2018/11287
KARAR TARİHİ : 27.12.2018

…….
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde istemin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı……. Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Uyuşmazlık konusu husus; davacının serbest hamal mı, yoksa işverene hizmet akdiyle bağlı olarak çalışan bir işçi mi olduğu noktasında toplanmış olup, mahkemece tanık beyanları, davacı adına yapılan ödemelere ilişkin 6 adet gider pusulasının bulunmasının 18 yıllık çalışması iddiası karşısında çok az olması hususları gözetilerek davanın reddi yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Davacının davalı … Kooperatifinin yükleme – boşaltma işinde 1995 – Ekim 2013 yılına kadar aralıksız çalıştığının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle davacının talebine konu çalışmalarının, taşıma işinde davacının sürekli çalıştırılıp çalıştırılmadığı, piyasa hamallığı ve çağrıldıkça gelen hamal olduğu iddia edilen davacının geçimini gerçekten bu şekilde sağlayıp sağlamadığı tespit edilerek davalı tarafça davacının serbest piyasa hamalı olduğu ve hizmet akdi ile çalışmasının bulunmadığının öne sürülmesi karşısında, davacının kendi nam ve hesabına bağımsız çalışıp çalışmadığı bu yönde piyasa hamallarının bağlı bulunduğu ……gibi bir oda veya dernek varsa davacının kaydı olup olmadığı sorulmalı, bilahare tarafları bilir, tarafsız başkaca kamu tanıkları tespit edilip, dinlenmeyen bordro tanıklarından re’sen seçilecek tanıklar dinlenmeli, taraflar arasında hizmet akdinin unsurlarının mevcut olup olmadığı tespit edilmek suretiyle, davacının serbest piyasa hamalı şeklinde çalışıp çalışmadığı araştırılmalı; çalışmanın varlığı, süresi ve sürekliliği ile çalışmanın varlığı halinde kısmi ya da tam gün olup olmadığı da belirlenip tartışılmalı, 1995-2013 tarihleri arası taleple çakışan davacının çalışmasına ilişkin 05/04/2004 – 17/04/2004 tarihleri arası bildirimin davalı işyerinde geçtiğine dair sürekli çalışma iddiası kapsamında bu husus araştırılmalı, yapılan bu bildirim fiili ve gerçek ise 05/04/2004 öncesi talebin 2014 yılında açılan davaya göre hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı irdelenmeli, aksi halde bu bildirimin davalı işyerinde geçtiğinin belirlenmesi halinde bildirim yapılan işvereninde davaya dahil edilip bu işverenlikten yapılan bildirimin iptali ile davalı işyerine geçtiği hususu değerlendirilmelidir. Böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…..