Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/13976 E. 2019/690 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13976
KARAR NO : 2019/690
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-… Asliye Hukuk Mahkemesinin İş Mahkemesi sıfatıyla yargılama yaparak verdiği 20.06.2012 tarihli ve 2011/541 E. – 2012/521 K. sayılı karar, dairemizin 21.05.2013 tarihli ve 2012/19302 E. – 2013/10915 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, bozma üzerine yapılan yargılamanın 03.12.2013 tarihli celsesinde bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, mahkemece, bozmadan sonra 04.12.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle arttırılan miktar kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.03.2005 tarihli 2005/13-97 Esas, 2005/150 Karar sayılı ilamı ve aynı şekilde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E. – 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında; ıslahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu vurgulanmıştır. Ne var ki; taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, HMK’nın 177. maddesi gereği bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği hallerde işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması; bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulun 16.03.2005 tarihli 2005/13-97 Esas, 2005/150 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 4.2.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı kararları uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılabilmesi mümkün olmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; Kurum sigortalısının Sürekli İşgöremezlik Bilgi Girişi Formunda işgöremezlik oranının %100 olarak belirlendiği, yardıma muhtaç olduğu, 15.12.2011 tarihli kontrol muayene kaydı bulunduğu, ancak dosya kapsamından kontrol muayene tarihinde muayene olup meslekte kazanma gücü kaybı oranına ilişkin rapor düzenlenip düzenlenmediği anlaşılamamaktadır.
Gerçek zarar hesapları arasındaki çelişkiler sonuca etkili değilse de kontrol kaydı araştırılıp, ilk peşin sermaye değerli gelire etkisi belirlendikten sonra, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.