Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/13073 E. 2018/10816 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13073
KARAR NO : 2018/10816
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

…..

Dava, hak edildiği iddia edilen 2014/9 ve 10. dönemlerine ilişkin yaşlılık aylıkların faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dosyası incelendiğinde, davacının 03.04.2014 tarihli dilekçesi ile, 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında çalışmaya başlaması nedeniyle aynı yasanın 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığının durdurulmasını talep ettiği ve adres olarak aynı zamanda mernis adresi olan ….. adresini belirttiği, 05.08.2014 tarihli tahsis talebinde ise adres olarak …..adresini belirttiği, davacının 62,00 TL lik prim borcunun bulunduğuna dair yazının davalı Kurum tarafından 14.08.2014 tarihinde davacının mernis adresi olan …. adresine gönderildiği, aylığın bağlanmaması üzerine davacının Kuruma giderek prim borcunun bulunduğunu öğrendiği ve 28.10.2014 tarihinde bu borcu yatırması üzerine takip eden aybaşı olan 01.11.2014 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı, mahrum kalınan 2014/9 ve 10. dönemlere ilişkin yaşlılık aylığının tahsili için işbu davanın açıldığı, mahkemece, prim borcuna ilişkin tebliğin usulsüz olmadığı, davacının, kurumun tebligat işleminin usulsüz olduğunun belirtilmemesi ile sonraki yazışmalar için adres değişikliğini açıkça belirtir dilekçe vermemesi nedeniyle kurum işlemi yerinde olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Davacı, davalı Kuruma en son 05.08.2014 tarihli tahsis talep dilekçesi ile başvurmuş olup bu dilekçesinde adresini …. olarak belirtmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. Maddesi “Tebligat, tebliğ yapılacak sahsa bilinen en son adresinde yapılır. Su kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.    (Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmüne amir olup, belirtilen madde kapsamında davacının bilinen son adresinin…(son başvuruda belirtmiş olduğu adres) olarak kabul edilmesi gerektiğinden, aksi yöndeki mahkeme gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan, 62,00 TL’lik prim borcu nedeniyle gecikmenin yaşandığı anlaşılmakla, söz konusu tutarın, dönemin ekonomik şartlarına göre cüzi bir tutar olduğu ve bu tutarın Kurumca her zaman tahsili mümkün olmakla, 05.08.2014 tarihli tahsise geçerlilik tanınması ve bu çerçevede irdeleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 19.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…..