Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/12628 E. 2019/3496 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12628
KARAR NO : 2019/3496
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Kurum işleminin iptali ile yersiz ödenen primlerin yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.08.1987 – 02.06.2015 tarihleri arasında 506 sayılı ve 5510 sayılı Yasa 4/1-a kapsamında 3230 gün sigortalılığı ve 05.04.1991 – 09.05.2012 tarihleri arasında limited şirket ortaklıklarına dayalı 5741 gün 1479 sayılı ve 5510 sayılı Yasa 4/1-b kapsamında sigortalılığı bulunan davacının, yaşlılık aylığı tahsisi aşamasında, 1479/5510-4/1-b çalışmaları ile çakışan dönemde bulunan 15.09.2005 – 28.02.2011 tarihleri arası 506/5510-4/1-a sigortalılığının iptal edildiği, iptal üzerine yapılan prim transferi sonrası daha ödenmesi gereken bağkur primlerinin borç çıkarıldığı, primlerin davacı tarafından ödenmesiyle yaşlılık aylığının bağlandığı, bilahare davacı sigortalının sigortalılık sürelerinin çakışması nedeniyle yapılan Kurum işlemlerinin hatalı olduğundan bahisle davalı Kuruma müracaat ederek işlemlerin iptali ile çakışan dönemde, hizmet akdine dayalı çalışmalarına geçerlik tanınmasını ve yersiz ödediği bağkur primlerinin iadesini istediği, talebin reddi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davada öncelikle çözülmesi gereken sorun, davacının çakışan dönemde hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.
Mahkemece, 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığın söz konusu olmaması nedeniyle, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler saptanmak suretiyle bu çerçevede davacı; emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınmalı, davalı Kuruma 506 sayılı Yasa kapsamında bildirilen hizmetlerin eylemli olup olmadığı araştırılmalı, davacının ekonomik yönden yaşamına etkin olan çalışmanın hangisi olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir.
Bu belirlemeden sonra, 01.10.2008 – 28.02.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, anılan tarihte yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiş olup, 01.10.2008 öncesi yukarıda açıklanan ilkelere göre belirlenen gerçek ve fiili çalışmanın tabi olduğu sigortalılık gözetilerek önce başlayan sigortalılığa değer verilerek, varılacak sonucuna göre çakışan dönemde davacının tabi olduğu sigortalılık belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.