Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/11910 E. 2017/9374 K. 28.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11910
KARAR NO : 2017/9374
KARAR TARİHİ : 28.12.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmadan sonra ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Sigortalılık bilgilerinde; davacının, 01.07.1985-15.10.1985 tarihleri arasında 51155 nolu işyerinden, 20.07.1985-30.10.1985 tarihleri arasında 52689 nolu işyerinden ve 10.07.1985 30.11.1985 tarihleri arasında 52840 nolu işyerinden bildirilen ve Kurum tarafından çakışma nedeni ile bu süre zarfında 135 gün kabul edilen, 1987 yılında … ismi ile 138 günlük, bunun yanında 1986 yılında 94 gün ve 2012 yılında 109 günlük sürede 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının 23.08.2011 tarihli başvurusu ile yurtdışında (…) geçen 4815 günlük süreyi borçlanıp 02.11.2011 tarihinde borçlanma bedelini ödediği ve 16.07.2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun 17.08.2012 tarihli işlemi ile 5300 günü olmadığından reddedildiği, bozmadan sonra mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin; Yaşlılık aylığının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması başlıklı 57. maddesine göre (1) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının; a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden sonraki,
b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yetkili makamdan alınan emekliye sevk onayı üzerine görevleriyle ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,
c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan her ne şekilde olursa olsun görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık hâline tabi olarak çalışmamış olanlar ile kontrol muayenesi sonucu aylığı kesilenlerden yaşlılık aylığına hak kazananlara ise istek tarihini takip eden, ay başından itibaren aylık bağlanır.
(2) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçen hizmetlerle birlikte Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında aylık bağlanacağı durumlarda, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçen hizmetler, prim ve prime ilişkin her türlü borçların ödendiği tarih itibarıyla geçerli sayılır ve aylık bu tarihi takip eden ay başından itibaren başlar.
(3) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlardan kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borcu olanlardan talepte bulundukları tarihteki borçları, Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenen, muhasebe kayıtlarından çıkarılacak tutarlar ve tahsil edilmeyecek alacaklara ilişkin miktar ve bu miktarın altında olanların aylıkları talep tarihini takip eden aybaşından başlar ve borçları ilk aylıklarından kesilerek tahsil edilir.
(4) Aylığa hak kazanma koşulları yerine gelmediği halde Kurum hatası nedeniyle yanlış aylık bağlandığının sonradan tespit edilmesi halinde, sigortalılara yersiz ödenen aylıkların tahsili yoluna gidilerek, aylığa hak kazanma koşullarının yerine geldiği tarihi takip eden aybaşından itibaren tahsis talep şartı aranmadan yeniden aylık bağlanır.
(5) 3201 sayılı Kanuna göre borçlananlar dahil tahsis talebinde bulundukları tarihte işten ayrılma koşulunun gerçekleşmediğinin sonradan tespit edilmesi halinde, sigortalılara yersiz ödenen aylıkların tahsili yoluna gidilerek, işten ayrılma koşulunun yerine geldiği tarihi takip eden aybaşından itibaren işten ayrıldığı tarihe kadar geçen çalışmaları da dikkate alınarak tahsis talep şartı aranmaksızın aylık yeniden başlatılır.
(6) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olan kişilerden yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra; a) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) (Mülga ibare:RG-25/8/2016-29812) (…) bendi hariç olmak üzere Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi,
b) 21/4/2005 tarih ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kamu idarelerinde herhangi bir kadro, pozisyon ve görevde çalışmaya başlayanların, çalışmaya başladıkları tarihi,
c) Çalışma gücünün %40 ile %59 arasında kaybedilmesi nedeniyle yaşlılık aylığı alanların yapılan kontrol muayenesi sonucu, çalışma gücündeki kayıp oranının %40’ın altına düştüğünün anlaşılması hâlinde, bu durumun tespitine esas tutulan raporun tarihini,
ç) (Ek:RG-25/8/2016-29812)) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlardan aylıklarının kesilmesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıkları, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kesilir. takip eden ödeme dönemi başında yaşlılık aylığı kesilir.
(7) Yaşlılık aylığı kesilenlerden, sigortalılığa esas faaliyetine son vereceğini beyan edenler; işten ayrılarak (Mülga ibare:RG-25/8/2016-29812) (…) yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara ya da emekliye ayrılan veya sevk edilenlere, yazılı istek tarihini veya görevinden ayrıldığı tarihi takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden yaşlılık aylığı bağlanır. (Ek cümle:RG-25/8/2016-29812). Ancak, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanlar için işten ayrılma koşulu aranmaz. Yeni aylık, Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine göre hesaplanır.” düzenlemesi mevcuttur.
Belirtilen mevzuat hükümleri ışığında mahkemece öncelikle davacının somut uyuşmazlık esası kapsamında Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davalı kuruma herhangi bir başvurusu bulunup bulunmadığı ve bulunmuşsa kurumca ilgili başvuru üzerine herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının araştırılarak ilgili durum esas alınarak hüküm kurulması gerekmektedir. Bunun yanında bir önceki bozma ilamında davacının sigortalılık bilgilerinde, 1987 yılında … ismi ile kayıtlı bulunan 138 günlük sürenin davacıya ait olup olmadığı yöntemince araştırılması istenmişse de mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece öncelikle Kurumdan, dava dışı işyerinden davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin aslı celp edilerek, ihtilaf konusu çalışmanın geçtiği işyerinden imza içeren dilekçeler ve ücret tediye bordrolarıyla sair tüm belge asılları celbedilerek, kurumlara verilen davacıya ait olduğu sabit olan imzalarda getirtilmek suretiyle, … Kurumu marifetiyle imza incelemesi yaptırılmalı, ayrıca dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve ihtilaf konusu olan çalışmaların bildirildiği işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı, süresi ve kime ait olduğu yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının kimlik bilgileriyle ilgili kayıtlar da Nüfus Müdürlüğü ve Kurumdan sorularak, çekişme konusu hizmetlerin, gerçekte kime ait olduğu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek davacının tahsis talep tarihine göre yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.