Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/11442 E. 2019/484 K. 30.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11442
KARAR NO : 2019/484
KARAR TARİHİ : 30.01.2019

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. … ile 1- … Kalıp San. Tic. Ltd. Şti. 2- … arasındaki dava hakkında … 2. İş Mahkemesinden verilen 22.05.2014 günlü ve 2009/752 Esas, 2014/662 Karar sayılı hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1- Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. unvanlı işveren şirket hakkında verilen kararın Tebligat Kanunu 35. maddeye göre tebliğ edildiği, fakat tebligat yapılan adresin Ticaret Sicil adresi olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. (Ek : 6/6/1985 – 3220/12 md.; Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır….” hükmü öngörülmüştür. Hal böyle olunca, davalı şirketin Ticaret Sicili adresi araştırılarak, gerekçeli kararın tebliğ edildiği adresle aynı ise işlemsiz iadesi, başka bir adres olduğunun anlaşılması halinde, bu adrese yöntemince tebliği sağlanarak, temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra,
2- Davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin, aleyhine hüküm kurulan her iki davalıya da tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesinde; 5521 sayılı Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş iken, 6100 sayılı HMK.nun 447. maddesi, mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağını belirtmiştir.
Buna göre, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve karşı tarafa cevap verme ve karşı temyiz isteminde bulunmak hakkının da tanınması gereklidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 347. maddesi de aynı düzenlemeyi içermektedir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında, davacı Kurum avukatının temyiz dilekçesinin davalılar, … Kalıp San. Tic. Ltd. Şti.’ye ve …’e tebliğ edilmediği görülmekle, öncelikle davalılar tarafının, katılma yoluyla temyiz hakkını kullanabilmesi için davacı Kurum  avukatının temyiz dilekçesinin davalılara tebliğ edilmesi ile temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi gereği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra doğrudan gönderilmek üzere; dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, bu eksiklik giderilip dosya geldikten sonra temyiz itirazlarının incelenmesine, 30.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.