Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/10845 E. 2016/12347 K. 11.10.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10845
KARAR NO : 2016/12347
KARAR TARİHİ : 11.10.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1983 tarihi olduğunun ve bu tarihe göre 01.01.2014 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına müstehak olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen ilk karar, dairemizin 18.01.2016 günlü ve 2015/10761 Esas, 2016/167 Karar Sayılı ilamıyla “…davacının çalışmalarını bilebilecek konumda olan bordrolu tanıkların varlığının araştırılması, komşu tanıkların veya komşu işyerlerinden kolluk aracılığıyla tespiti yapılmak suretiyle çalışmayı bilebilecek konumda olan işveren veya sigortalıların dinlenilmesi, ayrıca davacı adına Kuruma geç verilen işe giriş bildirgesi nedeniyle işveren hakkında denetim yapılıp yapılmadığı, işe başlama ve bitiş tarihleri bakımından işyeri hakkındaki vergi yoklama tutanaklarının olup olmadığı veya kurumca geç verilme nedeniyle idari para cezası uygulanıp uygulanmadığı hususunun araştırılması ile bildirgenin verildiği yıla ait serilerden olup olmadığı hususunun sorulması” gereğine işaret edilerek, inceleme ve araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma ilamına yanlış anlam verildiği anlaşılmaktadır.
Bozma sonrasında mahkemece davacının çalıştığını iddia ettiği işyerine ait sicil dosyasının imha edildiği anlaşılmakta ise de, davacının çalıştığı iş yerinin adresi ve işverenin faaliyetlerinin de sorularak, yapılan inşaatın inşaat ruhsatının araştırılması ile komşu işyerlerinin de varlığı halinde çalışmayı bilebilecek konumda olan işveren veya sigortalıların dinlenilmesi, gerekirken yazılı şekilde kararverilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.