Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2016/10487 E. 2018/10588 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10487
KARAR NO : 2018/10588
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının dava dışı A.Ş.’nin yetkilisi ve yönetim kurulu üyesi olduğu gerekçesi ile A.Ş.’nin 1993/1, 2000/5 ile 2001/6 dönemine ilişkin pirim borçları için düzenlenen ödeme emri davacının adresinde “işyerinde daimi çalışanı, evrakları almaya yetkili” Kadir Geçgez imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201 E. 2002/297 K.;  24.03.2004 gün ve 2004/10-164 E. – 2004/170 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır.
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58.maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir.
Anılan madde metninde, itirazın, “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer  almakta  ise  de,  mülga 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin “Kurum alacaklarının tahsilinde  21.07.1953 tarih  ve   6183 sayılı   Kanunun   uygulanmasından   doğacak  uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” hükümleri ile birlikte davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanunun itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunu bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; … alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda, iş mahkemesine dava açılması gerekmektedir.
Nitekim, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 E. – 2006/249 K. sayılı kararında da belirtilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi, tebligat yapılacak şahsın bilinen en son adresine tebligat yapılacağına, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağını hüküm altına almıştır. Aynı yasanın 16. maddesi, “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”, 17. maddesi ise “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmüne amirdir.
Dava konusu ödeme emirlerine ilişkin tebliğin incelenmesinde, ikamet adresine tebliğ çıkartıldığı, ancak çalışan sıfatı ile tebliğ yapıldığı, bu adresin davacının ikamet adresi olup olmadığının araştırılmadığı görülmekle, mahkemece, söz konusu tebliğin usulüne uygun olup olmadığının tespiti için adresin ikamet adresi mi yoksa işyeri adresi mi olduğu araştırılmalı tebliğin usulüne uygun olup olmadığı bu araştırma sonucu belirlenmeli ve oluşacak sonuca göre 7 günlük hak düşürücü süre yönünden davanın süresinde açılıp açılmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Tebliğlerin usulüne uygun olmadığının anlaşılması durumunda, söz konusu ödeme emirleri yönünden işin esasına girilmelidir.
  O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.