Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/9333 E. 2015/21898 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9333
KARAR NO : 2015/21898
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Mahkemesi : Mardin 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.12.2014
No : 2010/1092-2014/570

Asıl dava yersiz ödenen aylıkların istirdadı, karşı dava Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, asıl dava davacısı (karşı dava davalısı) Kurum vekili ile asıl dava davalılarından (karşı dava davacısı) B.. P.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Asıl dava davalılarından (karşı dava davacısı) B.. P.. vekilinin temyiz incelemesi yönünden, hüküm İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Gerekçeli karar davalıya 10.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, asıl dava davalılarından (karşı dava davacısı) B.. P.. vekili ise 06.04.2015 tarihinde asıl dava davacısı Kurum vekilinin temyiz dilekçesine cevap mahiyetinde dilekçe yazarak sonuç kısmında hükmün bozulmasını (temyiz harcı yatırmadan ) talep etmiş ise de davada 8 günlük temyiz süresi geçtiğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da gözönünde tutularak asıl dava davalılarından (karşı dava davacısı) B.. P.. vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE,
Asıl dava davacısı Kurum vekilinin (karşı dava davalısı) temyiz incelemesi bakımından ise, 07.02.1995 tarihli Bağ-Kur’a giriş bildirgesine istinaden ekte sunulan Süleyman Nazif Vergi dairesi kayıtlarına göre davalılar murisinin 25.04.1983-21.05.1987 tarihleri arasındaki vergi kaydı nedeniyle yapılan hizmet yüklemesi ve devamında prim borcunun ödenmesi ile 22.03.1995 tarihli tahsis talebine istinaden davalılara 10.08.1995 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı,
Kurum müfettişi tarafından ilgili vergi dairesi kayıtlarının sahte olduğunun tespit edilmesi üzerine aylığın kesilerek, 10.08.1995-24.10.2003 tarihleri arasında yersiz ödenen 6785,53 TL’nin istirdadı için iş bu davanın açıldığı, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna atıf yapılarak, murisin diğer vergi, oda, sicil kayıtları ve askerlik süresi dikkate alınmak suretiyle, ölüm aylığı şartlarının gerçekleşmiş olduğundan bahisle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “…kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler…”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Somut olayda, davalılar murisinin Süleyman Nazif Vergi Dairesi kayıtlarındaki 25.04.1983-21.05.1987 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarının sahte olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 27.04.1987 tarihinde vefat eden murisin, 04.07.1987-17.08.2004 tarihleri arası şoförler odası kaydı, 11.12.1984-13.02.1986 tarihleri arası Mardin vergi dairesi kaydı ve 11.12.1984-27.09.2004 tarihleri arasında Esnaf sicil kaydı bulunması karşısında, 11.12.1984 (Mardin vergi dairesi kaydı başlangıcı)-27.04.1987 (vefat tarihi) tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalı kabul edilmesi gerektiğine dair tespit yapılmış, tahsis talep tarihindeki ölüm aylığına ilişkin şartlar kapsamında eksik kalan 224 gün yönünden, murisin 17.04.1978-17.12.1979 tarihleri arasındaki askerlik süresi dikkate alınıp, iptal edilen sürelere ilişkin yatırılan primlerin bu süreyide fazlasıyla karşıladığı gözetilmek suretiyle ölüm aylığının iptal edilmesine gerek bulunmadığına karar verildiği anlaşılmış ise de, anlatılanlar ışığında, mahkemece yapılması gereken, ihtilaf konusu dönemde, anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde zorunlu sigortalılık için, kendi nam ve hesabına çalışmanın yanında, “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi” olma, “Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı” bulunma veya “kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı” bulunma şartlarının gerçekleşmesi gerektiği gözetilerek, bu bağlamda, kendi nam ve hesabına çalışma olgusunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve devamında, 1479 sayılı Yasanın ölüm aylığından yararlanma koşullarına ilişkin 41. maddesindeki şartlar açısından askerlik borçlanmasının bulunup bulunmadığı arştırılıp tahsis koşullarının buna göre irdelenmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, asıl dava davacısı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.