Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/8796 E. 2015/22033 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8796
KARAR NO : 2015/22033
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

Mahkemesi : Tekirdağ İş Mahkemesi
Tarihi : 28.01.2015
No : 2014/528-2015/15

Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların vekillerinin tüm, davacı K… vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21 ve 23. maddeleridir.
Mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün …-…, 21.2.1990 gün …-…; 7.10.1990 gün …-…; 19.2.1992 gün …-..; 23.2.1994 gün …-…; 03.03.2010 gün ve …/…-..-…; 27.09.2006 gün ve …./..-…E. …./… K; 15.10.2008 gün ve …/…-… E. …/… K ile 17.02.2010 gün ve …/..-.. E. …./.. K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Somut olayda, Mahkemece, 12.03.2014 tarihli kararda “97.479,15 TL ilk psd tutarlı gelirin tahsis onay tarihi olan 22/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan L.. K.. 80.277,45 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak üzere her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,” karar verildiği, davalıların vekillerinin temyiz talebi üzerine, Dairemizce, davalı T.. B.. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davalı L.. K.. vekilinin temyiz itirazları yönünden anılan kararın bozulduğu, mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi sonucu, davalı T.. B.. hakkında ilk kararda hüküm altına alınan tutar yönünden davacı Kurum lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Olayda, usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık anılan döneme yönelik talep yönünden kabul kararı verilmesi olanaklı değildir. Bu ilke, Kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, mahkemece, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 1. paragrafın 1. bendindeki “96.402,75” rakamlarının silinerek yerine “97.479,15” rakamlarının yazılmasına, 2. paragraftaki “6.601,48” rakamlarının silinerek yerine “6658,80” rakamlarının yazılmasına, yargılama giderinin düzenlendiği 3. paragrafın silinerek yerine “Davacı tarafça bozmadan önce yapılan 1.429,00 TL yargılama giderinin davalılardan L.. K..”ın 583,21 TL’lik kısmı ile sınırlı sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,” sözcüklerinin yazılmasına, 4. paragraftaki “10.131,21” rakamlarının silinerek yerine “10.198,33” rakamlarının yazılmasına, 5. paragrafın silinerek yerine “Davalı L.. K.. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın red edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifeleri gereğince hesap ve takdir olunan 4764,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı L.. K..’a verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi