Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/8686 E. 2015/16147 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8686
KARAR NO : 2015/16147
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

Mahkemesi : Çorlu 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 15.01.2015
No : 2013/252-2015/23

Dava, Alman rant sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi, doğum borçlanması yapmaya hakkı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, sigorta başlangıcına ve doğum borçlanmasına ilişkin istemlerin kabulüne karar verilirken, yaşlılık aylığına dair istem hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda; ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında 14.12.2006 tarihinde zorunlu sigortalı olduğu ve 06.01.1986 ve 21.07.1991 tarihlerinde doğumlar gerçekleştirdiği anlaşılan davacı, Almanya’da geçen 04.02.1980-31.07.1984 tarihleri arası yurtdışı süresini 3201 sayılı Yasa uyarınca ve 4/1-a maddesi kapsamında borçlanmış olup, Alman Rant Sigortasına giriş olduğundan bahisle 04.02.1980 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini, 06.01.1986 ve 21.07.1991 doğumlu iki çocuk için doğum borçlanması yapmaya hakkı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
Dava dosyası içerisinde tercümesi de bulunan Alman Mercii yazısı ve ekindeki belgede; davacının, Almanya primlerini iade alarak, yurt dışı çalışmalarını tasfiye ettiği belirtilmektedir. Prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki anılan tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlandırılarak, sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Ancak tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerin, sigortalılık başlangıcında esas alınabilmesi mümkün de bulunmamaktadır. Zira, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür.
Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.2002 gün, 2002/10-21-70 sayılı kararı)
Kuşkusuz bu halde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Kanunun 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir. Ancak 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ardından davalı Kurum tarafından çıkarılan 29.09.2014 tarih 2014/27 sayılı Genelge’de Almanya’dan prim iadesi alınan sürelerdeki çalışmaya başlanılan tarihin de ülkemizde sigorta başlangıcı olarak kabul edileceği belirtilmiş olduğundan; davacıya anılan Genelge kapsamında Kuruma başvurması için süre verilerek, uyuşmazlığın devam edip etmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.