Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/8509 E. 2015/19146 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8509
KARAR NO : 2015/19146
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Mahkemesi : Ankara 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 27.11.2014
No : 2012/1392-2014/1268

Dava, teminat mektubunun prim borcu nedeniyle nakde çevrilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ve teminat mektubu bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalıların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-6183 sayılı Kanunun “3. şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlığını taşıyan 79. maddesine göre; “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir…” düzenlemesine göre, kamu borçlusunun 3. şahıslardaki anılan madde kapsamına giren menkul mal alacak ve haklarının haczine ilişkin bildirime (haciz ihbarnamesine) karşı 3. şahıs tarafından yedi gün içerisinde itiraz edilmediği taktirde mal elinde, borç zimmetinde kalmış sayılacak ve 3. şahıs bu Kanun hükümleri çerçevesinde takibata tabi tutulabilecektir.Üçüncü şahsın bu Kanun hükümleri çerçevesinde takibata tabi tutulması; zimmetinde sayılan borç nedeniyle hakkında 6183 Sayılı Kanunun 54 vd. maddelerindeki “Cebren Tahsil ve Takip Esasları”na ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerekli kılmaktadır.

Hal böyle olunca, ihale makamı konumundaki davalı AŞ’nin, teminatı nakde çevirdiği, davacının ihale konusu işe ilişkin olarak prim borcu bulunup bulunmadığı hususunda bilgi sahibi olması beklenemeyeceğinden (ilişiksizlik belgesi sunulmaması nedeniyle) ve Kurum tarafından gönderilen haciz ihbarnamesi üzerine, cebren takip ve tahsil baskısı altında teminatı nakde çevirerek Kuruma gönderdiğinin anlaşılması karşısında, usulsüz işlem nedeniyle doğan zarardan davacıya karşı sorumlu tutulması isabetsizdir.
2-Mahkemece, hüküm fıkrasında ” 112.576,92 TL asıl alacak+paraya çevirme tarihi 11.07.2006 tarihine kadar işleyen 30.812,15 TL avans faizi+ana para alacağına dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmişse de; işleyen faiz alacağının hangi tarihten hangi tarihe kadar hesaplandığının belirgin olmadığı, ve bu nedenle infaza elverişsiz olduğu görülmüş, ayrıca; eldeki davanın 11.07.2006 tarihinde açılması ve dava tarihi itibariyle davacının banka tarafından aleyhine yapılan icra takibi kapsamında ödeme yapmadığının anlaşılması karşısında; işlemiş faiz alacağını eldeki davada talep imkanı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca; 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinde (Mülga 506 sayılı Kanun 84. md.), Kurum’a yersiz ödenen primlerin iadesinde, primin Kurum’a yatırıldığı tarihi takip eden aybaşı ile iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için yasal faiz hesaplanacağı belirtilmiş olup; Mahkemece; faiz başlangıcı olarak nakde çevirme tarihinin belirtilmesi; yine, asıl alacağa, anılan maddede öngörülen özel düzenleme gereği yasal faiz işletmek gerekirken avans faiziyle tahsile karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Tasfiye Halinde …. … İşl. A.Ş.’ye iadesine, 10.11.2015 günü oybirliği ile karar verildi.