Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/7803 E. 2015/18947 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7803
KARAR NO : 2015/18947
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Mahkemesi : Kırklareli İş Mahkemesi
Tarihi : 20.11.2014
No : 2014/100-2014/130

Asıl dava, davacı K.. davalıya yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine, birleşen dava ise, davacının davalı K.. yersiz alınan primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kakarın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davalı-davacı vekilinin tüm, davacı-davalı K…vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Somut olayda, Mahkemece, 21.03.2013 tarihli kararda “1-Davacı’nın açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davacı ‘nın Kırklareli İcra Müdürlüğünün 2012/239 esas sayılı dosyadaki alacağının 24.648,73 TL ana para 796,90 TL faiz olmak üzere 25.445,33 TL olduğunun TESPİTİNE, 2-Davacı- Karşı Davalı Y.. D..’ın açtığı davanın Kabulü ile Y.. D..’ın S.G.K.’ya yaptığı ödemenin 12.997,00 TL ve faiz alacağının 4.120,05 TL olarak kabulü ile S.. B..na ödediği 17.117,05 TL ödemenin Kırklareli İcra Müdürlüğünün 2012/239 Esas sayılı dosyasına konu borçtan mahsubuna, 3-Kırklareli İcra Müdürlüğünün 2012/239 Esas sayılı dosyasına davalı Y.. D..’ın yaptığı itirazın 8.328,28 TL’lik kısmının iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, 4-İcra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine,” karar verildiği, tarafların vekillerinin temyiz talebi üzerine, Dairemizce, davalı vekilinin tüm temyiz talepleri ret edilerek, davacı K.. vekilinin temyiz talepleri yönünden “… asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerekir” gerekçesi ile anılan kararın bozulduğu, mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği anlaşılmakla, davacı Kurum lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Olayda, usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık davacı K.. icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi olanaklı değildir. Bu ilke, Kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, mahkemece, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin (b) alt bendinin silinerek yerine “b-)Asıl alacak tutarı üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı K.. verilmesine” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı-karşı davacıdan alınmasına, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.