Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/7641 E. 2015/21861 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7641
KARAR NO : 2015/21861
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Mahkemesi :Kocaeli 1. İş Mahkemesi
Tarihi :15.09.2015
No :2012/522-2015/278

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti, birleşen dava ise yersiz ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen dava olan itirazın iptali yönünden davanın kabulune, icra inkar tazminatı yönünden ise talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı-birleşen davada davalı S.. Ş.. vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen hak sahibi kız çocuğu konumundaki davacı karşı davalıya yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihi itibarıyla yürürlükte olan 67. maddesinin 2. fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın %20’sindan aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düenleme öngörülmüştür.
İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, yersiz ödenen aylıklar toplamı olan asıl alacağın, icra takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, takibe haksız itiraz eden borçlunun, alacaklı kurum yararına kabul edilerek hüküm altına alınan meblağın %20’si oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının B bendinin üçüncü fıkrasında yer alan, “fazlaya ilişkin istemin reddine cümlesinden sonra gelmek üzere “takip tarihi nazara alınarak hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davacı-birleşen davada davalıdan alınarak davalı-birleşen davada davacı Kuruma verilmesine,” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının Sündüz Şenol’dan alınmasına, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.