Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/7184 E. 2015/8565 K. 04.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7184
KARAR NO : 2015/8565
KARAR TARİHİ : 04.05.2015

Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, asıl ve birleşen dava yönünden ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davaya konu olayda; 2002/11. ay ile 2005/1. ay, 2007/3. ay ile 2007/11. ay, 2005/12. ay ile 2006/10. aylar arasındaki döneme ilişkin dava dışı şirketin prim borçlarından dolayı 6183 sayılı Yasa uyarınca 2008/10456 ve 2006/20705 sayılı icra takibini yapıldığı, davacıya anılan takip dosyalarından tanzim edilen ödeme emirlerinin tebliğine dair tebligat belgelerinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Kanunun 58. maddesi, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açma hakkını 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297; 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları).
Hâl böyle olunca, öncelikle, davacıya yapılan ödeme emrinin tebliğine dair tebligat belgelerinin varlığı araştırılarak, eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının tespiti gerekmektedir.
Asıl ve birleşen dava yönünden davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde, 2006/20705 nolu takip dosyasında davacı adına tanzim edilen ödeme emrinin konusu ile takip dosyasına konu borç miktarları arasında çelişki bulunması nedeni ile icra takip dosyasının tamamı Kurum’dan celp edilerek, çelişkinin varlığı Kurum’dan sorularak, tereddüt giderilmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.

2008/10456 sayılı icra takibi yönünden ise, ödeme emri tutarı 83.898,26 TL olup, 2004/6. ay ve öncesi döneme yönelik prim borçlarının zamanaşımına uğradığının kabulü ve davacının 30.03.2006 tarihinde limitet şirketteki payını devretmesi nedeni ile 2004/7-2005/1. aylar arasındaki prim borçlarından payı oranında sorumlu olduğunun kabulü isabetli ise de, bu halde anılan takip tutarından davacının sorumlu olduğu miktarın 1989,37 TL olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, davacının 33.223,82 TL borç tutarından sorumlu olmadığının kabulü ile 50.674.44 TL prim borcundan sorumlu olacak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Kabule göre de,
A-2006/20705 nolu takipten tanzim edilen ödeme emrine konu prim borçlarından davacının sorumluluğu belirlenirken, takibe konu olmayan 2004/8 ve 9. aylara yönelik prim borcu tutarları da gözetilerek davacının sorumluluğuna karar verilmesi;
B-03.07.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 35’nci maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168’nci maddesine eklenen cümle uyarınca; “…hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.” hükmü öngörülmüş olduğundan, 6183 sayılı Kanun’dan kaynaklanan işbu davada davacı ve davalı lehine maktu vekâlet ücretine karar verilmesi gerekirken, nispi vekâlet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.