Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/4841 E. 2015/21895 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4841
KARAR NO : 2015/21895
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.11.2014
No : 2014/252-2014/674

Dava, ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği biçimde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf Avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm itirazlarının reddi, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İncelenen dava dosyasında, davacının murisi sigortalının 07.08.2012 tarihinde vefat ettiği, 06.11.2012 ve 30.01.2014 tarihinde askerlik borçlanma talebinde bulunularak 30.01.2014 tarihinde 31 gün askerlik borçlanmasının yatırıldığı, davacının 02.09.2012 ve 05.07.2013 tarihlerinde ölüm aylığı için tahsis talebinde bulunduğu, Kurum’un, 5510 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinde yer alan, “ölüm aylığı, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır” hükmü ile muris sigortalı açısından borçlanma olmaksızın 900 gün şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle talebi reddettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 1996-2012 yılları arasında 869 gün 506 sayılı yasa kapsamında sigortalı hizmeti bulunan davacının murisi sigortalının, hizmetini 900 güne tamamlayacak süre kadar askerlik borçlanılmasının, 5510 sayılı kanunun 32/2-a maddesinde belirtilen “900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olması” şartının oluşup oluşmadığının belirlenmesinde göz önüne alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Kanunun 66. maddesinin (c) bendinde, 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanacağı belirtilmiş iken kanun koyucu tarafından kabul edilerek 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinde farklı düzenleme yapılarak ölüm aylığının, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanacağı öngörülmüştür. Maddede yer alan “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibarelerinin, sigortalılık süresi ile birlikte prim ödeme gün sayısını da içerdiği, başka anlatımla, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların hak sahipleri yönünden ölüm aylığı tahsis koşulları irdelenirken borçlanılan sürelerin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında dikkate alınmaması gerektiği belirgindir.
Kural olarak her kanunun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanması gerekmekte olup söz konusu 32. maddenin yürürlük tarihi öncesinde gerçekleşen ölüm ve borçlanmalar yönünden de uygulanmasına olanak veren düzenleme bulunmadığı gibi kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnaları niteliğindeki “beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar”, “kamu düzeni ve genel ahlak”, “yargılama hukuku” gibi istisnaların da söz konusu olmadığı açıktır. Bu çerçevede ve sonuç olarak belirtilmelidir ki 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların hak sahipleri yönünden, ölüm, borçlanma bedelini ödeme veya borçlanma başvurusu 01.10.2008 gününden önce olduğunda 506 sayılı Kanunun 66. maddesi uygulanarak her türlü borçlanma sürelerinin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında gözetilmesi, ölüm, borçlanma bedelini yatırma ya da borçlanma başvurusunda bulunma olgularının her üçü birden 01.10.2008 tarihinden itibaren gerçekleştiği takdirde ise 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, ölüm veya askerlik borçlanmasına karşılık gelen tutarın ödenmesi ya da askerlik borçlanma başvurusu 01.10.2008 gününden önce gerçekleşmediğinden uyuşmazlığın çözümünde, değinilen 32/2. maddenin uygulanması zorunlu olduğundan, mahkemece aynı madde gereği varsa en az 1800 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin bildirilmiş olup olmadığı araştırılarak ölüm aylığı şartlarının buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen maddî ve yasal olgular doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması; usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.