Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/4555 E. 2015/16205 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4555
KARAR NO : 2015/16205
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

Mahkemesi : Ankara 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 06.03.2013
No : 2012/1284-2013/200

Dava, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olduğunun, borçlanmasının 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında kabul edilmesi gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi “Bu Kanunun 1’inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar…” hükmünü içerirken; yine aynı Kanunla 3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Kanun ile, 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece, Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Anılan düzenlemeyle, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Kanuna dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Yani kişinin yurtiçinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi sigortalılığı var ise talep tarihi itibariyle en son sigortalılık haline göre 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapacaktır.
Somut olayda; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, 25.05.2012 günlü borçlanma başvurusu ve 06.07.2012 günlü ödemeyle Almanya’da geçen 3600 günlük yurtdışı süresini 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlandığının anlaşılması karşısında; Alman Rant Sigortasına giriş yaptığı 01.01.1975 tarihinin, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü fıkrası hükmü uyarınca, Türkiye’de 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında öngörülen sigortalılığa giriş niteliğinde olduğunun tespitine ilişkin Mahkeme kabulü yerindedir.
Ne var ki; yurtiçi sigortalılığı bulunmayan ve yurtdışı sürelerini 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında borçlanan davacının yaşlılık aylığı tahsis şartlarının da 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Bu durumda davanın yasal dayanağını 1479 sayılı Kanunun 35, 5510 sayılı Kanun’un 28’inci ve 3201 sayılı Kanunun 6’ncı maddeleri oluşturmakta olup; anılan maddelerde yaşlılık aylığından yararlanma koşulları öngörülmüştür. Sigortalıya, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için kural olarak maddede (ve 5510 sayılı Kanunun 106’ncı maddesi ile yürürlüğü devam eden 1479 sayılı Kanunun Geçici 10’uncu maddesinde) belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, kesin dönüş yapmış olmak ve talepte bulunmak gerekir. Bu bağlamda davacıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için en az 15 yıl prim ödeme sayısı bulunması gerekir. Oysa davacının toplam 10 yıl (3600 gün) primi ödenmiş süresi bulunduğundan tahsis şartını yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla davacının 1479 sayılı Kanunun Geçici 10’uncu maddesindeki yaşlılık aylığı tahsis şartlarını yerine getirip getirmediği araştırılmaksızın uygulama yeri bulunmayan 506 sayılı Kanunun Geçici 81’inci maddesi kapsamında değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.