Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/4381 E. 2015/18725 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4381
KARAR NO : 2015/18725
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Mahkemesi : Ordu İş Mahkemesi
Tarihi : 04.11.2014
No : 2014/68-2014/666

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin davada, temyiz duruşma isteminin Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 435/2. maddesinde gösterilen usulde ve süresinde ileri sürülmediği ve dosyada aynı kanunun 435/4. maddesi uyarınca re’sen duruşma günü verilmesini gerektirir bir sebep de bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğinin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı avukatının, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-13.06.2012 tarihinde tescili yapılan 29.05.2012 tarihinden icra edilen 2011 faaliyet yılına ait Olağan Genel Kurul tutanağına göre dava dışı A…. İnş. ve San. A.Ş.’ye yönetim kurulu üyesi olarak seçilen ve 20.08.2013 tarihli şirket Genel Kurul toplantısında bu görevi ve yetkisi sonra erdiği anlaşılan davacının, davadışı şirketin …./..-……/…. aylarına ait prim borçları nedeniyle kendisine gönderilen ödeme emirlerinden sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle iptalini talep ettiği, Mahkemece davacının yönetim kurulu üyeliği nedeniyle anılan döneme ilişkin borçlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
01.10.2008 tarihinden sonra tahakkuk eden prim borçlarına ilişkin olan eldeki davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi olup, bu madde ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
Müteselsil borçlulukta alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını karşısındaki borçlulardan dilediği birinden isteyebilmek imkânına sahip bulunduğu gibi, borçlular da alacaklıya karşı borç sona erinceye kadar hep birlikte sorumlu olmakta devam ederler. Borçlulardan birinin borç ödemeden aciz haline düşmesinin veya iflas etmesinin alacaklı için her hangi bir tehlikesi yoktur; zira diğer borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmek yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk alacaklıya, borçluların içinden ödeme gücü en yüksek olanı seçerek edimin tamamını ondan isteyebilme yetkisini tanır.
Bu yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; taraflar arasında, davaya konu dönemde davacının, Kuruma prim ve ferileri borcu olan şirkette 29.05.2012-20.08.2013 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmakta olup, davacının sorumlu olacağı primlerin kapsamı belirlenirken, primlerin ait olduğu ayın sonunda tahakkuk edeceğinin ve buna göre 20.08.2013 tarihinde yönetim kurulu üyeliği sona eren davacının 2013 yılı 8., 9. ve10. aylarına ilişkin borçlardan sorumlu olmadığının dikkate alınmaması suretiyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu durumda, Mahkemece yapılacak iş, davacıya gönderilen ödeme emirlerinden 2013 yılı 7. ay ve öncesine ait borçlar yönünden davacının sorumluluğu olduğu gerekçesiyle bu aylara ilişkin davanın reddine, 2013 yılı 8., 9. ve 10. aylara ilişkin borçlar yönünden ise davanın kabulüne karar vermekten ibarettir.
Bu maddî ve hukukî olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı bulunan temyiz harcının isteği durumunda davacıya iadesine, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.